" ... yenilenme şahsî tercihim değil; tek millet demek milliyetçilikse evet milliyetçiyiz, tek bayrak demek milliyetçilikse evet milliyetçiyiz, tek devlet demek milliyetçilikse evet milliyetçiyiz, tek vatan demek milliyetçilikse evet milliyetçiyiz.."
7 Ekim 2017 'de, Afyonkarahisar'da bu cümleleri kurduğundan beri Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı'na farklı bakmaya çalışıyorum!
Şaşırdığım için on gün sonra yazmaya kendimi ancak ikna edebildim!
Size hep; "Şaşırırsam şaşırın!" derdim ya..
İşte bugün, o gün!
Şaşırın çünkü şaşırdım!
23 Aralık 2016 'da da Kemal Kılıçdaroğlu, MHP'lilere seslenerek; "Siz ne kadar milliyetçiyseniz, biz de o kadar milliyetçiyiz. Siz ne kadar ülkücüyseniz, biz de o kadar ülkücüyüz." Demişti..
O zaman şaşırmamış, size de şaşırmayın demiştim!
Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün kurucusu olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel harcından olan CHP'nin günümüz Genel Başkanı.
Atatürk'ün kurduğu CHP'nin amblemindeki altı okla temsil edilen altı kavrama baktığımızda;
1- Laiklik
2- Cumhuriyetçilik
3- Halkçılık
4- Milliyetçilik
5- Devletçilik
6- İnkılapçılık *(Devrimcilik) olduğunu görür ve CHP Genel Başkanı'nın; "Milliyetçiyim" -ülkücülükle eş anlamlı olarak- demesinin parti düşüncesi olduğunu görürüz ve buna şaşırmak aslında şaşılası iştir..
Kemal Kılıçdaroğlu'nun; "Siz ne kadar ülkücüyseniz, biz de o kadar ülkücüyüz." sözlerine de şaşırmamış ve size de; "şaşırmayın." demiştim çünkü memleketimizin sağcı, milliyetçi, mutaassıp, ümmetçi, dinci kesimlerinin ağız birliği ile komünist, dinsiz, kâfir ilan ettiği ve ötelediği Fakir BAYKURT 'un 7 Mart 1959'da yani CKMP'nin kuruluşundan da 6 yıl önce yaptığı; "Bir de var, bir toplumun bütün bireyleri ülkücü olmaz. Ülkücüler, yüreği daha fazla yanıp tutuşan, gördüklerinden gözleri daha fazla yaşaran insanlardır. Böylesi de az bulunur. Az bulunur ama bulunur. Bunlar toplum arabasını götüren ön tekerler gibidir. Ön tekerler nereye giderse arka tekerler de oraya gider. Hiç bir toplum bunlarsız olmaz, bunlarsız ilerleyemez..**" defalarca yazarak vurguladığım şekliyle tarif ettiği Ülkücü ile Başbuğ TÜRKEŞ 'in tarif ve "Her Ülkücü otomatikman MHP'lidir." diye kategorize ettiği Ülkücüler birbirine çok benzediği için şaşırmamıştım! Gariptir benzerler ama aynı değillerdir ve aynı hedefi gözetmezler..
Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi ve yandaşlarını Fakir Baykurt'un tarif ettiği ülkücülerden sayarak; "Ülkücüyüz" demesine de, bilerek şaşırmamıştım!
Ama Erdoğan' ın; Atatürk Cumhuriyeti ile ve onun temel ilkeleri olan Laiklikle, Halkçılıkla, Milliyetçilikle, Devletçilikle kırk yıldan fazladır didişmelerini ve son 15 yılda da iktidar olarak reform adıyla yaptığı değişiklikleri hatırlayınca; "Evet milliyetçiyiz." demesine şaşırdım!
Aslında tarihi bir dönüşüme tanıklık ediyoruz!
65 yıllık ömrünü Dünya Türk Birliği Ülküsü uğrunda harcayan Mütedeyyin Müslüman Türk Milletçisi bir Türk olarak çok keyifli olduğumu da söylemeliyim!
Şaşırmak serbest şaşırın!
"Her türlü milliyetçiliği ayakları altına almış bir iktidarız." demesine rağmen Türk Milliyetçiliğinin siyaseten tek adresi gibi kabul gören "Yavru Muhalefet MeHaPe" Genel Başkanından 'herkese ve her şeye rağmen' destek almayı başaran bir siyasi, şimdi; "Evet milliyetçiyiz." diyerek, başarısızlığa mahkûm edilen Milliyetçilik fikrine sanki başarı ve iktidar yolu açıyor gibime geldi!
Şaşırmak serbest evet şaşırın!
CKMP iken MHP edilerek siyaset sahnesine 48 yıldır girmiş olan MHP'nin, (Millet Partisi, Cumhuriyetçi Millet Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi CKMP aşamalarını da hesaba katarsak 69 yıl) Merhum Alparslan Türkeş' in vefatıyla duygusallaşan milletin % 18'le ödüllendirmesinden başka seçim galibiyeti maalesef yok!
1999 yılından itibaren sistematik bir şekilde oy yüzdesini %18'den % 10'a, milletvekili sayısını 129'dan 36'ya düşüren "Yavru Muhalefet MeHaPe" nin şahsında milliyetçilik ideali de gittikçe irtifa kaybediyor!
Fakir Baykurt'un tarif ettiği Ülkücü ile ondan on sene sonra Başbuğ Alparslan Türkeş'in tarifini yaptığı Ülkücü arasında partilerinin farklılığı dışında müthiş bir benzerlik hatta aynılık var!
Farklı partilerde benzer duruş sergileyen Solcu Ülkücüler' le Sağcı Ülkücüler' in, başarısızlıkta da müthiş bir benzerlikleri var!
1940'lı yıllarda CHP'den ayrılarak DP adıyla partileşen, "mevcut CHP'den altı parmak daha solda olan" bir oluşum 1950'de % 53 oy alarak CHP'den devraldığı iktidarı bir daha ne CHP'nin Solcu Ülkücüleri' ne, ne de MHP'nin Sağcı Ülkücüleri' ne (Kısa Ecevit dönemi hariç) asla vermedi, görünen o ki vermeyecek de!
Arz ettim ya şaşırmak serbest, şaşırın!
Becerebildiğimce özetleyerek yaptığım hatırlatmadan sonra Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve AKParti Genel Başkanı Sayın Erdoğan'a sesleneceğim.
Sayın Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanı!
Beni duyacağınızı biliyorum ama dikkate alıp almayacağınızı bilmiyorum!
"Evet milliyetçiyiz" sözünüzde de yıllardır çok başarılı bir şekilde uyguladığınız te'vil yoluna gitmenizi; "Evet MİLLETÇİyiz" demenizi önereceğim!
19. yy.'ın sonlarında başlayıp 20. yy.'ın ikinci yarısına kadar devam eden dünyadaki milliyetçilik akımı; bütün imparatorlukların parçalanıp yok olmasıyla görevini ve ömrünü tamamladı maalesef!
İmparatorlukları milliyetçiliklerle parçalayıp yok eden ve paylaşan emperyalist üst akıl, sonra; "Böl-parçala-yut" taktiğindeki en kuvvetli malzemesini demokrasi olarak değiştirdi!
Milliyetçiliği daha da lokalize ederek Halkçılığa indirgedi ve "Halklar, Halkların Kardeşliği, Hakların Eşitliği" sloganlarıyla yumuşatarak gerdikleri ortamı; "Halklara Özgürlük" şeklindeki demokratik bölücülüğe getirdiler!
Sevindiricidir ki sağcı-solcu, ümmetçi-laik, halkçı-milliyetçi herkes Devletçilikte hem-fikiriz!
Bir de milliyetçilikle ötelemeye ve ötelenmeye devam edeceğimize "MİLLETÇİLİK" kucaklayıcılığıyla birliğe ve dirliğe çağrı yaparsanız belki de tarihte ilk defa vatanperverlerle milliyetperverleri ortak bir hedefte birleştirerek tarih yaparsınız!
İnancımıza göre de; "İbrahim milletinden, Muhammed ümmetindeniz." demez miyiz? Zannediyorum ki; MİLLETÇİLİK 'te karar kılınabilirse birliğin getireceği yüksek maneviyatla yani moralle bütün zorlukları milletçe aşarız!
Bu öneri, hayatında hiç; "Sistem-i Ebed-Müddet" dememiş ama "Devlet-i Ebed-Müddet" diyerek çırpınmış bir Türk Milletçisi'nin Devletin bekası adına Sizden yüksek sesle isteğidir..
Duyar, dikkate alır ve uygularsanız; hem Devlet, hem Millet, hem de Siz kazanırsınız.
Aksi halde zorlanacağız ama biliyorum ki, hiç bir şey; "Türk Milleti bitti demeden bitmez."
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm..
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN
* Emre Kongar, https://www.aymavisi.org/guncel/Alti%20Ok'un%20Anlami%20-%20Emre%20Kongar.html
** Fakir Baykurt, Şamar Oğlanları; Remzi Kitabevi 1980 2. Baskı, s. 23
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder