Ramazanı uğurladık, bin aydan daha hayırlı "Leyle't-ül Kadr" i idrâk ettik, bayramı da bitirdik şükr'olsun... Allah(c.c.)'ın İslâm âlemine bahşettiği, güzel günlerin güzelliklerinin tadına yeterince varmamıza engel oldular kahrolasıcalar!
Kimler mi?
Kindâr-dindârlar elbette!
Tarlabaşı'nda geçen Pazartesi başından biber gazı kapsülü ile yaralanan, 16 yaşındaki Mustafa Ali Tombul, ölüm-kalım mücâdelesinde! Babası Mehmet Tombul, "Kendimi paralı katil tutmuş gibi hissediyorum! Çünkü maaşını ödediğim polis, benim oğlumu vurdu!" diye, çok haklı isyanlarda!
Ramazan'da da canımızı yakmaya devam ettiler canı yanasıcalar!
Kendileri; gösteriş ve siyâset için, şatafatlı "İftar Çadırları" kurdular/kurdurdular, vatandaşın "Yeryüzü Sofrası" dedikleri, ortak İftar Sofraları'na maydanoz oldular! TOMA'larla su sıktılar, gaz bombalarıyla biber, baharat!...
Kendileri; "İşte (bu vasıflarla berâber) namaz kılan (münâfık)ların vay haline ki/ onlar namazlarından gâfildirler,/ onlar riyakârların ta kendileridir./ Zekâtı da men'ederler onlar." şeklindeki Mâûn Suresi tarifine uyarak her Cuma neredeyseler oranın trafiğini alt-üst ederek gösterişli, şa'şa'âlı namaz kılarlarken; Gezi Direnişi süresince, namaz kılmayanlar tarafından Polis Saldırısından korunan Cuma Namazı'ndan korktular!
Kendileri; muhalif herkese; "Şerefsiz, nâmûssuz, vicdânsız, müfterî" iltifat(!)larını kullanıyorken hatta; "Şeyini şey ettiğimin şeyinin şeyleri" gibi, kimin neyine küfretmek istiyorsanız veya -benim yaptığım gibi- kimin neyine iltifât etmek istiyorsanız mümkün kılan bir söylemi kullanabiliyorlar ama canı yanan bir vatandaşın; "Allah belânızı versin!" ilencini hakâret ve Hükümete isyân sayarak tutuklatıyorlar!
Dün söylediklerini bugün, demin söylediklerini şimdi inkâr edebiliyor ve buna ilm-i siyâset diyorlar ama "Size oy veren ellerim kırılaydı!" diye pişman olanlara mürted muâmelesi yapıyorlar! Rûhumuzu sıkıyor, îmânımızı gevretiyor, incitiyorlar!
Kimler mi?
Kindâr-dindârlar elbette!
80 milyona yakın nüfûslu, nüfûsunun % 98'i Müslüman olan bir ülkenin vatandaşlarını doldurmuşlar "Demokrasi Tramvayı" denilen bir alâmete, gidiyoruz kıyâmete!
Yaşamağa mecbûr edildiğimiz ortam; "Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstehâk olur." (İsrâ-16)'da yapılan ilâhi tarife tıpatıp benzemiyor mu? Bu âyetin baş kısmını bazı müfessirler; "Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin varlıklı ve şımarmış kişilerini çoğaltırız. Bu suretle onlar kötülük işlerler; böylece o ülke helâke müstehak olur." şeklinde de anlamış ve anlatmışlar! Bize yazık olmuyor mu? Bize zûlm'ediyorlar!
Kimler mi?
Elbette kindâr-dindârlar!
Bu kindâr-dindârları, Gayretullah'a havâle etmekten başka yolumuz da yok!
Kendilerinin atadığı, iki yıl yakın mesâi arkadaşı olarak çalıştıkları, kendilerine "Kozmik Oda" yı açacak kadar demokrat(!) bir Genelkurmay Başkanı'nı; mahkeme süresinde -güya-savunuyormuş gibi beyanatlarla oyalayarak ömürboyu hapse mahkûm ettiriyorlar! Cumhuriyetin bânisi ve hâmisi Türk ordusu'ndan intikam alıyorlar! Henüz hukûki süreç tamamlanmamışmış, hukûki yollar bitmemişmiş diye de alay ediyorlar!
Kimler mi?
Kim olacak? Kindâr-dindâr İleri Demokratlar zâlimler tabi!
Bizi de; "Rabbim! İçimizden bir takım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk mi edeceksin?" (A'râf-155) diye, nazlanarak şikâyete mecbûr ediyorlar!
Doğru yoldan, Sırât'el müstakîymden öylesine hızla çıktılar ki, takip te mümkün değil! "Gezi Parkı Direnişi" süresince vatandaşına polis zûlmü uygulamakta emsâlsizliği beceren Başbakan, "Üç çocuk" isteğine itirazlara cevap verirken; "... Bunu da müsaade edin de söyleyeyim bari. Yani bunu Rusya'da Putin söylediği zaman oluyor da, Türkiye'de Tayyip Erdoğan söylediği zaman niye rahatsız oluyorsunuz? Avrupa ülkelerinde çok ciddi parasal yardım yapılıyor. Biz daha bu tür desteklere girmedik. Niye rahatsız oluyorsunuz?" diye öfkeleniyor!
Gülsek mi, öfkelensek mi; hakâret mi, iltifat mı etsek?
Adama; "Bre! BOP Eş Başkanı Başbakan! Putin yönetimindeki Rusya'da da, doğum yardımları veren Avrupalı ülkelerde de; Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uyguluyor veya alıntılar yapıyorlar! Putin'in harfiyyen, yüzden fazla ülkenin kısmen uyguladığı, Milli Ekonomi Modeli'nden neden bahsetmiyorsun? Söylesen, bahsetsen ne kaybedersin? Ağzın mı eğilir? Veya MEM'i okuyup özetini önüne getirmeyen danışmanlarını, neden sorgulamıyorsun?" diye sormazlar mı?
A kindâr-dindâr kalabalıkların Başı! Vallahi yanlış yapıyorsun!
Milleti dayanılmaz şekilde incitiyorsun! Defalarca tekrarlayarak hatırlatırım ki:
"Zûlm ile âbâd olanın, âhiri berbâd olur!"
Bayramımızı zehr'ettin, bayramları kara gelesice!...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder