NANKÖRLÜK GELENEĞİ

Dünyaya; "Etme-bulma dünyasıdır. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz.." derler. Biz böyle duyup, böyle öğrendik.

Kemal Kılıçdaroğlunun Türkmen Deniz Baykal'a yaptığı ihanetin neredeyse aynısını, Ekrem İmamoğlu kendisine yapıyor!

Sen sıradan bir ilçe belediye başkanını; yüz yıllarca dünya imparatorluğu başkenti olmuş İstanbul'a ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Başkenti Anakara'ya belediye başkan adayı göster, klasik CHP oylarıyla kazansınlar ve sonra senin koltuğuna göz diksinler! "Besle kargayı, oysun gözünü." demiş atalarımız yine atalarımız; "Bülbül güle, karga çöplüğe götürür." diye yüzyıllarca önceden uyarmışlar ama bu yarılar hasbi gönüllerce görülüp duyulmuş!

Biliyoruz ki ve müşahede etmişiz ki kişiler vardır oturdukları koltuktan güç vehmederler ve yine kişiler vardır oturdukları makama katkı verirler.

İki büyük şehire şehr-i emin ettirilmiş bu iki nanköre başka gözle bakmayı, bir türlü beceremedim.

Bizim oralarda yani Azerbaycan ve Kars yörelerinde; "İt, taya gölgesinde yatar, kendi gölgesi zannedermiş." derler.

Yine yaşadıklarımızdan ve okuduklarımızdan ve büyüklerimizden duyduklarımızdan biliyoruz ki; birilerinin gölgesine girmişlerin gölgesi olmaz.

Kılıçdaroğlunun süsleyip püslediği İmamoğlu, şimdi onun makamına göz dikecek kadar harislesmiş, başka olsaydı şaşırırdım.

İşin sonucunu hep beraber bekleyerek göreceğiz ama şuna inanan bir iç güdüm, klasik CHP'lilerin Kılıçdaroğlu'nu yüzüne tükürerek kapı-dışarı edeceklerini fısıldıyor ha-bire...

Kulağıma fısıldayan içgüdüme de açık olarak sonucu, sabırsızlıkla bekleyenlerdenim...

Yazı hayatımda CHP ile ilgili yazdığım en uzun paylaşımım da -maalesef- bu oldu, keşke olmasaydı ama çaresiz kaldım maalesef..

Selam ile vesselâm...

Mustafa ASLAN

SEÇİM SONUÇLARINDAN BENİM ÇIKARIMIM

 Son seçimleri de yaşadık kazasız-belasız elhamdülillah.

Sonucu; milletimize, devletimize hayırlı olsun.

Seçime giren iki aday arasındaki oy farkı: 2.292.180 olarak açıklandı.

Google verilerine göre bazı illerimizin nüfusu ile kıyasladım bu farkı ve gördüm ki aradaki fark; 30 Erzurum, 97 Erzincan, 60 Elazığ, 253 Kars, 231 Ardahan nüfusuna denk...

Artık bu sonucun neyine, niye itraz ederler, anlamakta sıkıntım var.

Her başarının bir ödülü olacağı gibi, her mağlubiyetin de bir yaptırımı olmalı diye düşünenlerdenim.

21 yıldır girdiği her seçimi kaybeden CHP Gen. Bşk. Kemal Kılıçdaroğlu'nun artık o makamı işgalden vazgeçerek istifayı düşünmesi, vicdan gereğidir diye de düşünenlerdenim.

Hayatımın hiç bir döneminde CHP'li olmadım, hatta yakınından bile geçmedim ama kahpece bir kaset kumpası ile Baykal'ı devirip yerine geçen bu şahsın, artık makamı gerçek sahiplerine terk etmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bana ne mi?

Vallahi ülkemin huzuru için bana çok şey...

Bilmem arz edebildim mi?

Selam ile vesselâm...

Mustafa ASLAN

HAK-HUKUK-ADALET!

 Saat: 21.45

Yaşlılar, hastalar uyumuş.

Bebekler, bebekli anneler uyuma hazırlığında.

Okullu çocuklar, ödevlerini bitirmiş, uyuma hazırlığındalar ki sokaktan bir seçim otobüsünün hoparlörünün açılma gürültüsü ve peşine önceden kaydedildiği belli olan bir mekanik; "Hak, Hukuk, Adalet.." diye anons!

,Herkesten önce ben; "Hay sizin hakkınıza, hukukunuza, adaletinize.." diye içimden saydırdım.

Karşı sokaktan bir apartman katı balkonundan; "Yuuuh!" seslenişi...

O saatte rahatsız ettikleri kişilerden ve yakınlarından bir seçim kazanacak kadar oy aldılar!

Yazıklar olsun, yuh olsun, kahrolasınız inşallah...

Seçimlere 3 gün kala bizi soktukları halet-i ruhiye bu..

Seçimler hayırlara vesile olsun inşallah.

Gelse de oyumuzu kullanıp kurtulsak bu işkenceden vesselâm!

YA ŞÂFİ

 Allah, Şâfi sıfatıyla cümle hastalara -içinde de bana- acil şifalar versin.

Rahatsızlığım ve acılarım yüzünden geceler uyuyamıyorum.

Gecenin geç vakitlerinde çalışma odamdan sokağı-caddeyi izliyorum.

100-150 metre ileride bir trafik lambası var.

Sarı ve kırmızı ışıklarını net görebiliyorum ama yeşil ışığı karanlık yutuyor.

Karanlık-Yeşil,

Yeşil-Karanlık;

Toprak- Yeşil,

Yeşil-Toprak ilintisini kuruyorum içimden.

Gün doğduğunda yeşil bütün renklere hakim, toprağı yutuyor sanki. Ama akşam olup hava kararınca toprak yutuveriyor yeşili ve tüm renkleri..

Aklım kesti keseli gece ve karanlıkla uğraşıyorum, özellikle karanlıkla ve karanlık kafalarla mücadele ediyorum.

Bu mücadelenin de sonuna geldik sanki, içime öyle doğuyor.

21 yıllık yıpratıcı iktidara rağmen bir lider; İzmir'de 1 milyon üç yüz bin kişiyi, İstanbul'da 1 milyon yedi yüz bin kişiyi meydanlara toplayabiliyorsa bu hesabın sonunu artık merak bile etmiyorum.

Kandırıkçı Sosyal Medyada bazı hırsızlama paylaşımlar görüyorum.

Kopyalama, hırsızlama propaganda kliplerine, bıyık altı gülümsüyorum.

Gayr-ı ihtiyari hafızam, Akşener'in Erzurum Mitingi ile Erdoğan'ın İzmir ve İstanbul mitinglerini kıyaslıyor ve sonuç, kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Meydanlarda birileri yapamayacakları boş vaatleri/yalanlarını sıralarken Erdoğan, 21 yılda yaptıklarını sıralayamıyor ve yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyor.

Fark bu kadar açık ve net.

Ve Sayın Bahçeli'nin dediği gibi artık karar milletin...

Sabırsızlıkla sekiz gün sonrayı beklemeye başladık.

Allah encamımızı/sonumuzu hayretsin inşallah...

"VE TEVEKKEL A'LALLAH" (Vekil olarak Allah yeter- Ahzap-3)

Selam, sevgi, duâ...

Mustafa ASLAN

HER MEVKİDE OYNAMAK

 Ya dostluktan Ülküdaşlığa, ya da ülküdaşlıktan dostluğa evrildiğimiz bir ömür yaşadık.

Çok şeyler gördük, çok şeyler duyduk.

Kaç hükumet değiştirdik hatırlayamıyorum.

Çok eski olmayan bir geçmişte Sevgili Haluk Pirimoğlu, referans olduğu hemşerisi bir futbolcu için Rahmetli Cavcav'a; "Ağabey, bu delikanlı Ülkücü, her mevkide oynar." demişti. Ben de aklımda kalan bu referansı köşeme taşımıştım. Sonra, şimdi maalesef dargın olduğumuz gıyabında da ağabey dediğim Cazim Gürbüz Ağabeyim benden de bahisle bu paylaşımımı tekraren paylaşmıştı.

Yıllar önce Haluk Pirimoğlu'nun teşhisiyle tespit ettiğimiz bir gerçek, günümüzde gerçek oldu maalesef!

Seçimlere katılan sağ tandanslı partilerin listelerine baktığımızda, hepsinde Ülkücü adaylar var.

Bu durumdan şikayet edenler var, memnun olanlar var. Ben memnun olanlardanım. Siyasetin, ticaretin, sanatın her dalında Ülkücülerin olması Rahmetli Atsız'ın da ülküsüydü.

Rahmetli Süleyman Demirel; "Siyasette 24 saat, çok uzun bir süredir." derdi. 24 saatlerde nelerin-nelerin değiştiğini, değişebildiğini defalarca yaşadık.

Seçim yasaklarının başladığı, on gün klana seçimlerde de bu değişimin meyvelerini göreceğiz inşallah.

Hızlı değişen siyasette yeniden 21 yıl öncesine döndük.

AKP'nin ilk kurulduğu ve seçimlere katıldığı 2001 seçimlerini ve tek; "İnadına tayyip" sloganını hatırladım.

O zamanlar, ilk duyduğumda sert tepkiler vermiştim ama değişen zamanda demek ki bende de değişimler olmu.

ABD karşı olduğu için İnadına Tayyip!

AB karşı olduğu için İnadına Tayyip!

Rusya-Çin karşı olduğu için İnadına tayyip!

Arap dünyası kerşı olduğu için İnadına Tayyip diye çıkıp balkondan bağırasım var.

Bu seslenişimi bir yaşlının balkondan bağırışı sayın lütfen.

Bu arada Erdoğan'a en büyük desteği veren Bahçeli'nin bir sloganını da hatırladım, hatırlatayım; "Önce ülkem, sonra partim, sonra ben!" değil mi yani?

Bakalım 14 Mayıs'ta sandıktan ne çıkacak?

İnşallah devletin-milletin bekası için gereken çıkar.

Sefer bizden, zafer Allah'tan inşallah..

Selam, sevgi, duâ...

Mustafa ASLAN

KARA HABER

 Ölüm, hiç kimseye yakışmıyor, sana da yakışmadı Necati Ağabey.

Sevgili Yakup, kara haberi; "Babam Necati ÇAKIR gurbet hayatını tamamlayarak, can emanetini Rabbine teslim etti.

Merhumun cenazesi 30 Nisan 2023, Pazar günü Narmanlı Camii'nde kılınacak cenaze namazı sonrası defin olunacaktır.

Makamı ali, mekanı cennet olsun." diye duyurmuş.

Allah rahmet eylesin.

Gazete ve gazetecilikle ünsiyetim, Rahmetli Selami Türkmen (Abık) vesilesiyle Necati Ağabeyle tanışmamla başlamıştı.

Çok yıllar öncesiydi.

Tiril tiril giyimli, güleç yüzlü, bal sohbetli bir dadaşla tanışmıştım. Bir Ağabeyle tanışmıştım. Mütevazı tavırları, babacan edalarıyla bulunduğu ortamı her haliyle dolduran bir kişilikle ilk defa tanışmamıştım ama tanışmıştım şükürler olsun.

Çok kısa sürede kaynaşarak Erzurum Hakikat Gazetesi ailesinden olmuştum.

Köşem "MEYDAN"ımı, ilk defa Hakikatte açmıştım. Sonra emekli oluncaya kadar da kapatmadım.

"Ula Dadaş" diye seslenirdi, ben de; "Ağabey ben Erzurumlu değilim, dolayısıyla dadaş da değilim" diye şaka yollu itiraz ederdim, rahmetli; "Ben çok Erzurumlu olmayı beceremeyen Erzurumlu tanırım Dadaş" diye ısrar ederdi, gülümseyerek kabullenirdim ben de...

Bilvesile yeri gelmişken; Erzurum'u benim kadar seven bir Erzurumlu ile hala karşılaşmadım diye tekrarlamak isterim.

Erzurum, hayatımda özel yeri olan, fikri hayatımın temellerinin atıldığı bir Kadim Şehir.

Erzurum'un her kesiminden dostlarım var. Övündüğüm tek sermayemdir.

Rahmetli Necati Ağabeyim de o tükenmez sermayemden biriydi.

Maalesef artık yok veya ölümün inadına hayatımda, sohbetlerimde daha fazla olacak.

Allah rahmet eylesin necati Ağabey.

Çakır Ailesine de baş sağlığı ve sabr-ı cemil niyaz edebiliyorum ancak.

Acılarını bütün benliğimle paylaşıyorum.

"İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn."

Allah'tan geldik, yine dönüşümüz Onadır vesselâm.

Selâm, sevgi, Duâ...

Mustafa ASLAN

YAŞLILIK

 Yaşlılık galiba bu olsa gerek

Nesilden nesile söz sürüyoruz.

Kaçamak bakıştan sayılır diye

Halâ güzellere göz sürüyoruz.

Kulaklar duymuyor, gözler görmüyor

halâ beyaz karda iz sürüyoruz,

Eller tutamıyor, ayak gitmiyor

İz süreceğiz diye diz sürüyoruz!...

Eller tutamıyor, ayak gitmiyor

Yürümekle kısa yollar bitmiyor.

Kendimize ettiğimizi kimse etmiyor

halâ direniyor, diz sürüyoruz...

Ölüm Allah emri asla kaçış yok

Bıraktığımız addan başka nakış yok

Yoruldu çocuklar, nazlı bakış yok

Halâ yollarına göz sürüyoruz!...

13 Ocak 2022/İzmir

Mustafa ASLAN