14 Nisan 2025 Pazartesi

RESESYON VE BİZ

 Filler tepişirken arada eşekler ezilirmiş diye yıllardır beynimize kazınan bir öğreti var.

Bu öğretinin de yanlış olduğunu -maalesef- bugün öğrendim. Bugünkü yazıma, samimi bir itirafla başlamak istiyorum.

12 katlı bir binaya, 13 katlı bir binanın çatı katından bakarsanız alçaktır ama aynı binaya tek katlı bir binanın çatısından bakarsanız, çok yüksektir.

Bu farklılık elbette aklımızı karıştırır.

Güne Resesyon nedir sorusuyla başladım.

Merak ettim ve -günümüzde- hemen her kesin yaptığı kolay yolu seçerek bilgi sayarımdaki sosyal kanallara baş vurdum. farklı tanımlarla karşılaştım. ne yapacağıma kendim karar vererek bana en yakın gelen tanımı aldım.

Wikipedia'ya göre; "Resesyon ya da durgunluk, ekonomik faaliyetlerde genel bir düşüş olduğunda ortaya çıkan bir iş döngüsü daralmasıdır. Durgunluklar genellikle harcamalarda yaygın bir düşüş olduğunda ortaya çıkar."

ABD'de seçimle ikinci kere yönetime getirilen Trump'ın kişisel kararlarıyla dünya ekonomisi alt-üst oldu. Oysa bizim siyasetimizin baş aktörü, yıllardır dünyanın gözlerine parmağını sokarak; "Dünya beşten büyüktür." diye haykırıyor. Yine ABD'nin ikinci kez seçilerek iş başına getirilen Başkanı, başta Çin olmak üzere dünya ülkelerine uyguladığı vergilerle resesyonun tek ve en etkili sebebi.

Peki biz neden kendi siyasimizi değil de onu dinliyoruz?

Çünkü hepimiz; okurken, dinlerken, araştırırken, kendimize yakın veya elimizde buluna n kaynaklardan faydalanmayı tercih ediyoruz. Böylece -belki de- çoğunluğa göre yanlış olan kendi doğrumuza rağbet göstererek yanlışımızın kök salmasına, büyümesine sebep oluyoruz. Sora da; "Neden böyle olduk?" diye suçlu aramaya başlıyoruz.

Suçluyu -gerçekten- bulsak ne olacak?

Hemen hepimizin kendi doğrumuza yakın adalet kavram ve uygulamaları var. Ve hemen hepimiz bu kendi doğrumuza yakın kanaatin uygulanmasını istiyoruz ve hemen hepimiz şiddetle tenkit ettiğimiz zalimden daha zalim bir figür olarak ortaya çıkıyoruz.

Attığımız bir taş, ürküttüğümüz kuşa değmiyor ve gariptir taşı atarken, taşımızın ürküteceğimiz kuşa değmeyeceğini de biliyoruz ve bile bile atıyoruz taşımızı!

Kendi yanlışımıza yine kendimizin bir başka yanlışıyla çözüm arayınca karıştırdığımız labirentte kayboluyoruz.

Beğler!

Sözüm ortaya.

Kim alınırsa onun üztüne kalıversin diyerek başlayıp demek istiyorum ki; ya aklımızı başımıza toplarız, ya da dünya ve insanlık tarihine değişmeyecek bir aptal figürü olarak kaydoluruz.

Bundan kimin zararlı çıkacağını da ömrümüz yeterse yaşayarak göreceğiz.

Allah (c.c.) sonumuzu hayretsin vesselâm..

Selâm, sevgi, duâ...

Mustafa ASLAN


Hiç yorum yok: