29 Ağustos 2013 Perşembe

DAR'ÜL HARP MEMLEKET!...


Edepsizlikte tekleriz/ Kimi görsek etekleriz
Hak'tan da umut bekleriz,/ Ne utanmaz köpekleriz!...

Biz bakarken sağa sola/ Düşman girdi İstanbul'a
Vatanı sattık bir pula/ Ne utanmaz köpekleriz!...

Gitme vatan kavgasına/ Yetiş rütbe yağmasına
Daldık dünya sefasına/ Ne utanmaz köpekleriz!...
(Namık KEMÂL)

Artık bu yapay, çekişiyor gibi yapmalardan sıkıldı millet!...
Devrimcilerin-ülkücülerin, sağcıların-solcuların, milliyetçilerin- ümmetçilerin, ateistlerin-dincilerin, cumhuriyetçilerin-osmanlıcıların, laiklerin-anti laiklerin, Kemalistlerin-komunistlerin demokrat rolü yapmalarından, muhalefet gibi davranmalarından iğrendi artık millet!...
Namık Kemal'in, yukarıdaki şiirinde kızdığı toplumun adı Osmanlı! Yönetimde saltanat ta var, hilâfet de! Şer'i mahkemeler de var, Şeyh'ül İslâm'da! Atatürk ve arkadaşlarını şâki, haydut, kâfir ilan ederek ölümlerine ferman çıkarabilecek kadar da etkili ve yetkililer!
Ama başkent İstanbul dâhil, ülke işgâlde! İngilizler İstanbul'da! Yunanlı İzmir'de! Fransızlar, italyanlar güney de! İngiliz yönetimine methiyeler dizen, İngiliz askerlerine dua eden ehl-i takvâ asîiil müslümanlar iş-başında! Ve bu dua edilen İngiliz işgalindeki İstanbul'da, camilere atlar bağlanıyor, camilerde dansöz oynatılıyor! Ve o günkü ülke, dar'ül harp değil!
Sonra, pâdişâhın hâin, Şeyh'ül İslâm'ın kâfir ilan ettiği O, Sarı Paşa çıkıyor ortaya! İşgâlden kurtarıyor vatanı! Fetheden komutana ve askere Hz. Peygamber'in duâlar edip övdüğü İstanbul'uve Anadoşu'yu karış karış yeniden fethediyor! Camiler yeniden hüviyetini kazanıyor. Dansöz oynatılan, atlar bağlanan cami minarelerinden Ezân-ı Muhammedî inlemeğe başlıyor! 
Bu kâfirin, bu şâki(!)nin işleri bunlarla da bitmiyor! Saltanata son veriyor, Cumhuriyet îlân ediyor! Şeyh'ül İslâmlığı lağvediyor, yerine Diyânet İşleri Başkanlığı kuruyor! Hilâfeti; "Efendiler! Makam-ı hilâfet mahfûz olarak (saklanmış, korunmuş olarak) onun yanında hakimiyet ve saltanât-ı millîye (millî hükümranlık) makamı -ki Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir- elbette yanyana durur ve elbette Melikşah'ın makamı karşısında âciz ve naçiz (zavallı ve değersiz) bir makam sahibi olmaktan daha âli (yüce, ulu) bir tarzda bulunur; çünkü bugünkü Türkiye Devleti'ni temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Çünkü bütün Türkiye, bütün kuvasile o makam-ı hilâfetin istinadgâhı (dayanağı, sığınacak yeri) olmayı doğrudan doğruya yalnız vicdânî ve dinî bir vazife olarak taahhüt ve tekeffül ediyor." (Nutuk-Vesikalar, cilt, III, s. 1247) diyerek Türk Milletine ve onu temsilen TBMM'ne teslim ediyor! Sadece devlet ile din işleri, hükümetlerce birbirine karıştırılmasın hükmünü getiriyor ve müslüman ülkeyi, kâfir(!)leştiriyor!
Ve bu kâfir ülke(!)de; Ezân-ı Muhammedî günde beş kere inliyor, câmiye gidip gelene karışan yok ve ülke, dâr'ül harp! Niye mi? Kızlar resmî yerlerde ve üniversitelerde başlarına türban denen, aslında rahibe kıyafeti olan üniformayı takamıyor! Başbakan'ın kızları da, oğulları da türban takamadıkları için tanıdıkların maddî yardımlarıyla ABD'de okuyor!...
Beğler! Vallahi çarpılırsınız!... 
Gâzi Sarı Paşa'nın emekleri çarpar adamı! O'nun getirdiği sistem sayesinde bugünkü makamlardasınız! O makamlardan aldığınız güçle; millî nâmus sınırları korumakla görevli Mehmetçiğe, eli kanlı teröristlerin sınırlardan gidip gelmelerini koruma-kollama görevi vermişsiniz! 
ABD adlı müttefik Haçlı'nın, Irak'ta tecavüz etmediği Müslümân kadın kalmadı! Bir milyondan fazla müslüman katledildi! Afganistan'da, Türkistan'da, Myanmar-Arakan'da, Dağlık Karabağ'da, Tunus'ta, Libya'da, Mısır'da, Suriye'de olanlar, size bir şey söylemiyor mu?
Bunlar yetmez gibi; müttefik Haçlı ile beraber Suriye'ye girip Müslüman katlederek demokrasi götürmeğe hazırlanıyormuşsunuz!
Beyler! Çok ileri gittiniz! Millet; iktidara da, muhalefete de; îmanlıya da, îmansıza da küfrediyor biliyor musunuz? Hem de câmi bahçelerinde! 
Türk Milletinin kalbi, Haçlı karşısında yalnız-çâresiz bıraktığınız dünya müslümanları ile birlikte sızlıyor, kör müsünüz? Gayretullah'a denk gelesi, Allah ıslah edesiceler sizi!...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN"
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: