Kovmuştum rüyamdan sabaha kadar,
Saklanıp gitmemiş velet sıkıntı!
Güne başlamadan neş'emi budar;
Hülyâma dadanmış lânet sıkıntı,
Şeytan vesvesesi, şirret sıkıntı...
Güneş güler güne, bütün âleme,
Şükürler dizilir dudak-dilime.
Bir gülücük verirsem ben gülüme;
Suratını asar, kızar sıkıntı,
Ben güldükçe küser, susar sıkıntı!...
Derim; Bismillahirrahmanirrahîm,
Zoru kolay eder Rahmân ve Rahîm.
Salâh ile yakınlaşır felâhım;
Bilip sıkıntıya düşer sıkıntı,
Dedi-kodu eder şişer sıkıntı!...
Eûzu-Besmele pusatım, zırhım,
Bâd-ı sabâ ile uyanır çarhım.
Türkçe lisânımla coşar ervâhım;
Gayr-ı Türk'de başlar kasvet, sıkıntı
Türk Yurduna eker nefret, sıkıntı...
"Allah var, ne gâm?" der büyüklerimiz,
Kendi yüzümüzden çektiklerimiz!
Şeytanla beraber ektiklerimiz;
Dönüp içimize olur sıkıntı,
Şükretmeyenleri bulur sıkıntı!
Allah'a güvenip çıkmışız yola,
Bu yol nasip olmaz inkârcı kula.
Îmansız akılla girip kol kola;
Doğrudan eğriye çeker sıkıntı,
Harâma keklikçe seker sıkıntı!
Haçlı'yla diz dize "diyalog" diye,
Haçlı Müslümanlar dolmuş camiye!
Eskiyi sevmezler, rağbet yeniye;
Genci gence vurdurur bu sıkıntı,
Diz çöktürür, durdurur bu sıkıntı!
Vesâyetçi diye bühtân dizdiler,
"İslâm'ın son Ordusu"nu ezdiler!
Millet susuşundan sonu sezdiler,
Canlarına üşüştü bir sıkıntı,
Başlarına belâ kibir, sıkıntı!...
Harâm ile binâ olmaz Müslümân!
Tesettürle sereserpe süslümân!
Akıl şikâyetçi, hüzünlü îman;
Sevâbı günâha sokar sıkıntı,
Gülistanda necîs kokar sıkıntı!
Aklımıza mukayyet ol Allahım!
Gönlümüze dirâyet dol Allahım!
Azar isek kıyâmet ol Allahım!
Merhâmet et verme, ezâ sıkıntı,
Rahm'et, fazla gelir bize sıkıntı!
08 Ağustos 2013/İzmir
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder