"Küllî nefsin zâikatü'lmevt sümme ileynâ turceûn/e" (Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz. Ankebût-57)
"Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" (Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: 'Biz muhakkak ki Allah içiniz ve muhakkak O'na döneceğiz' derler.' Bakara-156)
Ölümlü bir dünyadayız.
Her cana, her canlıya mutlaka ölümü tatmak kaderi yazılı.
Ölümü tatmak için sıramızı beklerken; yarın ölecekmişiz gibi salat ve salatı ihmal edip, hiç ölmeyecekmişiz gibi dünya işleri peşinde koşup durmaktayız.
Allah sonumuzu hayretsin ki sonumuzda yani ebedi hayata doğuş olan ölümümüzde Allah yardımcımız olsun.
O büyük Dîn Günü'nde amel defterleri sağdan verilenlerden eylesin Allah'ım!
''Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini mühürler.'' (Mü'min - 35)
''O, büyüklük taslayanları sevmez.'' (Nahl - 23)
Allah buyruklarını bilir ve uyarım inşallah ama kendi şeytanımız nefsimize uyarak kibirlenmekten de Allah'a sığınırım.
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "et-tekebbürü ale'l-mutekebbîri sadakatun-Mütekebbîre (kibirlenene) karşı tekebbür (büyüklenmek), sadakadır." Hadisi ile yaptıkları hayatî/yaşamsal uyarıyı da hep aklımızda tutmalıyız!
Kibirlenen, böbürlenen, kendinde kerâmet vehmeden hiç bir zavallıya karşı da tavırsız kalmamalıyız!
Tekebbüre karşı mütekebbîr tavır sergilemezsek, korkarım "dilsiz şeytan" oluruz Allah korusun...
Hepimiz dokuz aylık ve hepimiz ölümlüyüz!
Yüz yaşasak da hepimiz, bu fani dünyada yaptıklarımızın karşılığı sevap veya günahlarımızla ebedi yani sonsuz hayata başlamak üzere öleceğiz.
Ölümü ve ölümlü olduğunu aklından çıkarmayan bir Müslümanın kibre ayıracak zamanı olabilir mi?
Tanıdık ve aşina herkesten helallik almadan, kul haklarından nasıl azade oluruz?
"İki saniye sonrasına garantimiz olmayan bir hayat için fırıldak olmaya gerek yok!" Uyarısını neden ısrarla kendi kendimize yapmayız?
İncittiklerimizin bizi incitmeye haklarının olduğunu neden düşünmeyiz?
Allah'ın ibreti ahrete bırakmayacağını hep söyleriz de neden uymayız?
Aldığımız selamların verdiğimiz selamlar; işittiğimiz küfürlerin ettiğimiz küfürler olduğunu neden fark etmeyiz?
Allah aşkına hepimiz ebedi hayattaki yerimizi bu dünyada yaptıklarımızla hazırladığımızın farkında olmaz zorundayız!
Yoksa "kendilerine zulmedenler" den oluruz Allah korusun...
Allah rızası için hiç kimse, her hangi bir kişiyi tenkide niyetlenirken; o tenkide niyetlendiği kişiyi önce kendisiyle bir mukayese etsin ve sonra tenkit edebiliyorsa etsin...
Sevmeyeni sevmezler!
Düşmanlık etmeyene düşmanlık etmezler!
Ve her zaman êl, beyden yamandır, hatırlatırım.
"Her gelen hercai bir oklar meni,
Özüm öz halime gezdiğim yerde.
Men bir gavvazıdım Nil deryasında,
Yuttu semek meni üzdüğüm yerde. "
(Bala Memmed)
"ZÛLM İLE ÂBÂD OLANIN AHİRİ BERBAD OLUR." Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder