Uzun yıllardır Blog'umdan paylaşım yapmıyordum.
Son günlerde Facebook; İtrail aleyhindeki paylaşımlarımı -"nefret söylemi" gerekçesiyle engelleyince, ben de buradan kendi sayfamdan paylaşımı deneyeceğim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki İtrail hakkında nefret söylemi bana göre artık iltifat sayılır. İtrail ve yönetiminden tek kelimeyle iğreniyorum.
Türkiye Cumhuriyeti oaral Suriye'nin toprak bütünlüğü önceliğimizdir diye bütün dünyaya duyurmamıza rağmen İtrail, AB ve ABD ile birlikte Suriye'yi üçe bölmek hatta Golan tepeleri yakınlarındaki Suriye köylerini işgalle Arzı Mevut'u gerçekleştirmeğe çalışıyor. Bu da benim aklıma, cami duvarına siyen kuduz iti getiriyor.
Gerçi İtrail'in yaptıkları artık cami duvarına siymenin de ötesine geçti ama, ama işte...
İlk defa bugün deneyeceğim; blogumda paylaşıp, paylaşımımın linkini de facebook'ta duyurmayı deneyeceğim. Bakalım olacak mı?
Olmazsa başka paylaşım platformları arayacağım.
İtrailin bizi susturmaya gücü yetmemeli diye düşünüyorum.
Aklıma bir fıkra geldi:
Erzurum'da sabaha karşı, umumi tuvalette pala bıyıklı oğlanın başını duvara dayayıp domaltan kulampara, oğlanın sakosunun koyun cebinden hançeri görür ve "Ula Oğlum bu ne?" diye hayretle sorar. Pla bıyıklı yumuşak, başını duvardan kaldırmadan; Ağabeyi, dar günde lazım olur diye cevap verir.
Dar günde lazım olacak olan silah!
Aklıma İHA'larımız, SİHA'larımız, AKINCI'larımız v.s., v.s geliyor.
Bu kadar silah ve mühimmatı biz fuarlarda sergilemek için mi yaptık, yapıyoruz.
Yoksa Erzurumlu pala yumuşak gibi, dar gün mü bekliyoruz?
Bu İtrailin başına bomba olup yağmaya ne zaman başlayacağız?
Merakımdan soruyorum.
Şahsen İtraille hesaplaşmak üzere savaşa da hazırım.
Yaşımdan dolayı belki imtina edeceğim düşünülebilir ama hemen şu an kırık bacağımla yola çıkmaya hazırım vesselâm...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder