8 Haziran 2017 Perşembe

BANA NE YA?

    Kişinin nereye baktığı kadar, nereden baktığı da önemliymiş, yeni anladım!
    Yaklaşık iki aydır emekliliğe müracaatım dolayısıyla tamamen emekli pozlarına bürünerek dış-dünyaya kapalıyım ve evdeyim.
    Kitap okuyorum, televizyonda diziler seyrediyorum.
    Haberlere bakmıyorum bile!
    Havlu mu attım, pes mi ettim, henüz bilmiyorum ama bu iki ay sonunda; her şeye rağmen ve bütün uyarılara rağmen AKP'ye oy veren iki kişiden birilerini anlayabiliyorum!
    Aklıma geldi; 2000'li yılların başıydı.
    Ankara'da ikamet ediyordum. Bir tatil dolayısıyla Çocuklarım İzmir'den ziyarete gelmişlerdi. Şimdi üniversiteli olan büyük torunum ana-okulu çocuğu, yani 4 -5 yaşlarında. Mevsim kış ve Ankara'da müthiş soğuk ve kar var. Biz, çocuklar İzmir'den sıcak memleketten gelmişler, üşümesinler diye kombiyi yakabildiğimiz kadar yakmış evi ısıtmışız.     Torunum atlet ve şortla terleyerek koşuşturuyor bir ara bana yaklaştı ve:
    - Dede! Bi de bize Ankara soğuk demişlerdi! Diye Anne-Babasının kendisini kandırdığından şikayet etmişti, ben kahkahayı basmıştım..
    Ev sıcak, dışarıda zemheri ayazı ve soğuğu var ama Torunumun dışarıdan haberi yok!
    Yıllarca muhalefet yapmak için çırpınarak yazdığım dönemlerde empati yapmayı ya hiç denememiş, ya da denemiş becerememişim!
    Paramız habire değer kaybederken, pazarda bir hafta önce aldıklarımızı öbür hafta alamazken ve habire -Allah hepsine rahmet eylesin, şefaatlerine nail eylesin- Şehit haberleri varken; milletin iki kişisinden biri, nasıl AKP'ye oy verir diye kafa patlatır ve anlayamazdım!
Çünkü hep dışarıda ve gerçeklerle yüz-yüze imişim!
    Dışarıdaki boyumu aşan huzursuzluklar yüzünden, evimdeki tek hânelik huzurumun da farkında değilmişim!
    İki aydır, belki biraz daha fazladır evdeyim.
    Haftada 4-5 dizi seyrediyorum.
    İlk başladığım günlerde, pür-dikkat izlediğim için senaryo hatalarını veya dekoratif hataları yakalıyor, kendi kendime tenkit ediyordum. 
    Meselâ; "Diriliş" te, çok kaliteli kılıç, ok, balta, kalkan v.s. yapılabilirken mezar kazacak küreklerin tahta oluşunu, yemek kaşıklarının tahta oluşunu öfkeyle tenkit ederdim.
    "Vatanım Sensin" de, bir PTT'cı ve muhabere memuru çocuğu olmam hasebiyle maniple ile telgraf çekildiği dönemleri çok iyi bildiğim için, teleks zamanındaki teknoloji ile telgraf çekilmesi ve alınmasını tenkit ediyordum.
    Artık etmiyorum!
    "Vatanım Sensin" de, Yunanlıların ne kadar hoş bir millet olduklarını; kırmızı fesli deli küllahlı tarihçi bozuntusunun; "Kurtuluş Savaşını keşke Yunanlılar kazansaydı!" temennisini anlayabiliyorum!
    Vatansever Türk kızlarının, işgalci Yunan ordusu subaylarına gönül verebilmelerini, kanıksayabiliyorum!
    "Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara-216) Ayetini bu kadar anladığımı hiç hatırlamıyorum!
    İki aydır maaş alamıyorum!
    Emekliliğim henüz tamamlanmadı. Hizmetlerimin birleştirilmesini bekliyorum!
    Telgraf olmadığı için ve postada gecikmeler söz konusu olmalı ki; benim internetten iki-üç dakikada toparlayıp birleştirdiğim hizmetlerim henüz, birleştirilemedi!
    "Karşıki yaylada göç katar katar" mış!
    Büyük Müttefikimiz Amerika, Katar'a sert uygulamalara geçmişmiş!
    Sırada İran ve sonrasında İran'la bizim mezhep savaşlarına girmemiz söz konusuymuş!
    Bana ne ya!
    Başımızda Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanımız ve kabinesi!
    Ana-Muhalefetin başında ne zaman, nerede, nasıl davranacağını bilmediği söylenen bir siyaset özürlü!
    "Yavru Muhalefet MeHaPe", yıllardır verdiği söze sadakatle Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanı'nın en sadık yandaşı!
    Gelsin TV Dizileri, kırktan fazla yandaş ekranda; sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanımızın "DÜNYA LİDERİ" kompozisyonları!
Ve karar verdim; önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçiminde, ben de Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanı'na oy vereceğim!
    Sebebini de açıkça söyleyeyim ki; üzülen gerçekten üzülsün, sevinen gerçekten sevinsin: demokrat olmadığım ve oylarımı hiç inanarak vermediğim için olmalı ki hayatım boyunca benim oy verdiğim parti hiç kazanmadı!
    Ya yine benim oy verdiğim Dünya Lideri de kazanamayacak, ya da hayatımda ilk defa ben de -demokrat olmamama rağmen- seçim kazanacağım!
    Bana ne, millet açmış yahu?
    Artık Allah'tan can sağlığı diliyorum, Devletten emekli aylığı!
    Dışarıda hava soğukmuş bana ne, evim sıcaksa...
    Bütün demokratların ve ileri demokratların işi kolay gelsin!
    Hadi benim oy vereceğim partiye seçim kazandırın da göreyim sizi..
     "HER MİLLET LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİR." Dememiş mi Winston Churchill...
    Selâm, sevgi, duâ..
    Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: