6 Haziran 2017 Salı

KALEMİMLE BAŞ-BAŞA...

Biliyor musunuz?
Göz, bakmak ve görmek;
Akıl, okumak,
Kalem, yazmak için...
Okumak için yazmak, yazmak için kalem gerek..
"Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana..." Demiş Mevlâna..
Demek ki, öğrenmek için okumak, okumak için yazmak gerekli ve yazmak için de kalem..
"Nûn! Yemin olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına." (Kalem-1)
Allah'ın Kitâb-ı Ekmel' de kaleme ve kalemle satır satır yazılanlara yemîn etmesinden belli değil mi kalemin kudreti?
Kalemden, kalemin kudretinden hareketle erbâb-ı kaleme göz atmaya niyetlendim:
Biliriz ki, "İki kişinin bildiği sır değil."

Yine biliriz ki Allah Kur'ân'da; "Görmez misin ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç kişi, aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri O'dur; beş kişi fısıldaşmaya görsün altıncıları O'dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar..." (Mücadele-7) Buyurmaktadır.
Kalemin yazdığını okuma bilen herkes okuduğuna göre demek ki kalem sırdaş değil!
Demek ki kalem, saklamak için değil ayân etmek, aşikâr etmek, açıklamak için..
Kalem açıklamak içinse ya kalemle yazan, ya erbâb-ı kalem?
Her şey ama her şey Allah'a ayân.
Bilinir-bilinmez her şeyin, her olmuşun ve olmamışın sahibi O..
Zamanın yani başlangıcın ve bitişin, yani ezelin ve ebedin sahibi Allah..
"Din Günü" nde yani Kıyamet Gününde, Mahkeme-i Kübrâ kurulduğunda asla saklı bir şey kalmayacak..
Ayıpları örtmek, saklamak emrine uyarak bildiklerini kendisiyle mezara götüren erbâb-ı kalemin fâni dünyada sakladığı beşerî zaaflar, ahlâki ayıplar, dînî haramlar o gün âşikâr olacak..
Kalemler içinde en muteber olan kurşun kalem..
Ağaç ve kömürden müteşekkil.
Biliriz ki ağaçlar konuşmaz, ağacın yanmışı kömür de yani kurşun da konuşmamalı ama kalem susmaz!
Acaba bu yüzden mi, "Kurşun Kalem" demişler?
Bu yüzden mi; kalemle silahı hep mukayese etmişler?
Bu yüzden mi, "Kurşun adres sormaz!" demişler?
"Din Günü" yani kıyamette bütün sırlar aşikâr olacak ve elbette hak eden, hak ettiği mükâfatı veya cezayı görecek; cezası cürmü kadar, mükâfatı Takdîr Sahîbi'nin takdiri ile ve defalarca misliyle..
"Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele." (Bakara-155)
"Sabredenlere müjdele" Emr-i İlahisine uymaya gayret ederek sabrettim, sabrediyorum, ömrümün sonuna kadar sabredebilmek için Müjde Sahîbi'nin kudretinin desteğine sığınıyorum...
Sustum, susuyorum, susacağım Allahım..
"VE TEVEKKEL A'LALLAH-Vekîl olarak Allah yeter." (Ahzâp-3)
Selâm, sevgi, duâ..
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: