17 Ağustos 2017 Perşembe

TAKAN'IN KALEME TAKILMASI..

"Abdullah Gül, R. Erdoğan siyaset sahnesinde var olduğu sürece asla ve kata yeni bir siyasi mecra için hareketlenemez. Aksinin olması için Abdullah Gül'ün önüne 3 adet kapı gibi imzalı senet konulması gerekir; Kraliçeden, Beyaz Saray'dan ve AB Dönem Başkanlığı'ndan... Ancak ve ancak bu senetleri eline aldıktan sonra Abdullah Gül "keskin bir işaret" verebilir!..
 Aklınızda bulunsun!..
Abdullah Gül, 2002 seçiminden sonra siyasi yasağı kalkması halinde Başbakanlık koltuğunu R. Erdoğan'a teslim edeceğine yazılı kağıtla söz veren isimdir!.." (Ahmet Takan)
*****
14 Ağustos'ta Türkiye Cumhuriyeti Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı'nın kontrol ve nezaretinde AKP'nin 16. kuruluş yıl-dönümü, bütün Devlet imkânları kullanılarak kutlandı.
Bu kutlamalara Eski Cumhurbaşkanı ABDullah Gül katılmadı. 
Artık bu törenler ve törenlere katılmama işi; RTE ve ABDullah Gül arasında teamülleşti gibi çünkü, 21 Mayıs 2017 'de yapılan ve RTE'nin yeniden AKP Genel Başkanı edildiği olağanüstü kongreye de ABDullah Gül mazeret bildirerek gönderdiği mesajla tebrik ederek katılmıştı...
Ondan alıntıyla girdiğim Ahmet Takan'ın yazısı okunursa hem 21 Mayıs'ta, hem de, 14 Ağustos'ta ABDullah Gül 'ün kongrelere gönderdiği mesajların, aynı kelimelerin farklı yerlerde kullanıldığı ama cümle yüklemlerinin değişmediği apaçık görülür..
2002 Seçimlerinden sonra, siyasi yasağının kalkması halinde Başbakanlık makam ve koltuğunu RTE'ye teslim edeceğini yazılı olarak vad'ettiği de söylenen ABDullah Gül'ün, kendisine ülkenin en zirve makamını 7 yıl teslim eden RTE'ye karşı bir hamlede bulunmasını beklemek; nasıl bir hayal gücü, nasıl bir komplo teorisidir?
S. Önkibar'ın Gazete Ankara Temsilciliğinden alınıp yerine Ahmet Takan'ın getirildiği zamanlarda aynı gazetede refik olduk. 
Bunun haricinde Ahmet Takan'ı taktığımı pek söylemem! 
Hele hele hem ABDullah Gül 'e, hem de Uzun Adam RTE 'ye basın Danışmanlığı yapmış olduğunu, o görev süresinde tanıştığı AKP'lileri kaynak olarak kullandığını söyleyerek bütün AKP kurmaylarını haber sızdırıcı (köstebek-böcek) diye töhmet altında bırakmasına rağmen; meselâ en başta Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Uzun Adam'ın; "Alo Fatih!" olayı olarak hafızalara ve arşivlere giren olaydaki gibi müdahale etmemesini, yıllardır sorgularım..
Her neyse!
Konum Takan değil, Takan sayesinde aklıma takılanlar..
Danışmanlığı-müşavirliğin ne olduğunu, yapanlar bilirler. 
Bir kişi; AKP'nin Kurucu Genel Başkanları'ndan iki kişinin ikisine de müşavirlik-baş müşavirlik-basın müşavirliği yapacak ve sonra Muhalif bir gazetede; daha önce müşavirliklerini yaptığı kişilerin aleyhinde yazmasına müsamaha gösterilecek!
Aklıma pek değil, hiç yatmıyor!
Bir Milletvekili, MİT Tırlarıyla ilgili yaptığı haberden dolayı casuslukla itham edilip cezalandırılırken, Ahmet Takan'ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında, AKP kaynaklarından aldığını söyleyerek yazdıklarıyla -AKP cenahından- ilgilenilmeyince; yazılanlar değil yazan aklıma takılıyor!
Şahsen Ahmet Takan haberlerini (yazılarını değil) hep tersten okurum..
Tersten okuyunca da, Takan'ın son yazısındaki; "Aksinin olması için Abdullah Gül'ün önüne 3 adet kapı gibi imzalı senet konulması gerekir; Kraliçeden, Beyaz Saray'dan ve AB Dönem Başkanlığı'ndan.." cümlesi ile "Abdullah Gül, 2002 seçiminden sonra siyasi yasağı kalkması halinde Başbakanlık koltuğunu R. Erdoğan'a teslim edeceğine yazılı kağıtla söz veren isimdir!.." cümlesi ister-istemez aklıma takılıyor!
Bana; Yeni Türkiyeci ve Yeniden Osmanlıcıların, "Dar Alanda Paslaşmalar" ında basında topu taca atma görevi Takan' a verilmiş gibi geliyor..
Tekraren; eski gazeteci yeni milletvekili veya sadece gazeteci veya sadece yazarların, AKP'ye muhaliflikleri yüzünden cezaevlerinde tefekküre icbar edildiği(!) Kalkınma Patisi'nin Adâleti süresince; ne Cumhuriyet Savcıları, ne de basın Savcılarının; Takan'ı kafaya takmamaları aklıma takılıyor kahretsin!
Aslında; birileri oltaya yem takıyorlar ve sonra o oltaya takılan takılana ve bu takan ve takılanlar da benim aklıma takılıyor!
Aklıma takılınca kalemim öfkeleniyor!
"Rızkını kalemiyle temin edenlerin kazançları bereketli olur; kendilerinden başka herkese yeter!" Diyen Mehmet Âkif, Allah sana ve -dünyasını değişmiş- kaleminin hakkını veren bütün muharrirlere rahmet eylesin..
Eminim ki eğer bugün yaşasaydınız Takan'ı, çok kafaya takardınız..
"Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana..." (Mevlâna)
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: