Kahpe 12 Eylül' lerin kahpeliğini bir daha tescillemek için 12 Eylül 2008 tarihli bir yazımı sadece fiil zamanlarını geçmiş zaman eki, "..mış" la destekleyerek güncelleyebildim ancak!
Çünkü hem 12 Eylül' lere, hem 12 Eylülcülere otuz yedi yıldır; ana-avrat, ölü-diri, resmi-sivil, asker-polis, hakim-savcı, jandarma-gardiyan, hastaneci-postaneci, kadın-erkek, yaşlı-genç, ölmüş-varsa sağ ayırt etmeden küfretmekten başka bir şey yapmadım!
Bugün de yapamadım!
Tarihte Türk Milletinin ateşle bir imtihanını daha yaşamıştık Kahpe On İki Eylül'de!
Dünden beri her dakikada en az 12 kere küfrederek yâd ettim Kahpe 12 Eylül'ü..
Üstüne tuz-biber olarak TRT "Ankara Ayazı" adlı bir Mustafa Pehlivanoğlu filmi yayınladı! Tabi Masum Ülkü Şehidi'in tarihe şerh düştüğü o meşhur mektubunu kırpıp yayınlayarak kahpelikte 12 Eylül'e yakışmak istercesine...
Bu vesîle ile Pehlivanoğlu ve Cümle Ülkü Şehitlerine rahmet dileklerimle çaresizce arşivime müracaat ettim..
Bugün 12 Eylül 2017
Arşivimde demişim ki:
"Beynimin düğümlendiği bir anımda; öfkemden kafatasımı burnumdan kustuğum bir anda buluşmuştuk o Güzel Dostla...
Sabah namazına yakındı buluştuğumuzda çilenin o, gülen yüzü ile...
Gündem adıyla oluşturulan aslında milletimizin başına örülen çorapların birbirine girmiş, meselelerin birbirine çözülmemecesine dolaşmış olduğu ve dolayısıyla da ziyadesiyle bunaldığım bir anımdı!
Yunus Meral Gönüldaşımla, Dâvâ'nın Aysberglerinden biriyle, bir Ömürdaşımla ciddi manadaki ve inkârı mümkün olmayan kanaat önderi tarifli Ülkü Devi'yle buluşmak, moral takviyem olmuştu bir daha...
Sohbetler etmiştik zamanın izni kadar!
Daha doğrusu hep ben söylenmiş, -söylemek/söylememek arası bocaladığım- kızdıklarıma olan sevgimden onları atlayıp kendimle başlattığım kişisel iç savaşlarımı anlatmıştım yine zamanın izni kadar...
Zaman fukaralığımızın ikimiz de farkındaydık!...
Hakk'ka uğurladıklarımızın yarım kalmış hayallerini, bitirilmesini bizden beklediklerine inandığımız hayallerini konuşmuştuk...
Cesurlarımızı, korkaklarımızı yad etmiştik adlarını kendimizden bile saklayarak!...
Bu arada; günümüz Korku İmparatorları'nın oluşturmak istedikleri Korku Atmosferi'nin oluşmasına katkı veren, Korku Tellalları'ndan bahsetmiştik!...
Dört günlük göz altından sonra; sanki Mamak'tan gelmişçesine, sanki C-5'lerden çıkmışçasına; "Hiç kimse yerinden ve makamından dolayı kendisini rahat hissetmesin!" diyerek korku tellallığı yapan "Demokrasi Havarileri" ni konuşmuştuk!...
Bu 'Korku Tellalları'ndan bahsederken aylardır, belki de yıllardır tamamlayamadığım bir şiir diye şiire iftira edilen süslü nesirimi hatırlamıştım.
Eksik halini, karalamış olduğum halini paylaşmıştım Ülkü Devi Ülküdaşımla...
Ve telefon ve internet sohbetimizi sonlandırdıktan sonra elime almıştım yarım bıraktığım Süslü Nesirimi:
MAMAK' TA
Neler oldu neler?
Neler olmadı Mamak'ta!
Olmazları olduranlar,
Olanları unutmamakta, unutturmamakta!...
Fidanlar ekildiler,
Ağaç olup biçildiler.
Dâr olup dâra çekildiler, darağacı oldular!
Darağaçlarında imanlar asıldı Mamak'ta,
Asılanların ipi, cellatları salmamakta!...
.....
Üşüdüler zindanda
Üzülmesinler diye söylemeden analara,
Yavuklular hissedip kazaklar dokudular.
Asılınca kazağın sahibi, üşüdü boş kalan kazaklar Mamak'ta
Şimdi, dünyalar, kazakları dolduramamakta!...
Ketenler ekildiler,
Kenevirce biçildiler.
Bir kısmı kenevirce ciğerlere çekildiler efkârca.
İşe yaramayanları gûya urganlaştılar Mamak'ta
Güçleri yetmedi cellatlara,
Ve Mamak'ta astıklarını urganlar taşıyamamakta!...
.....
Hak diye halk diye, millet diye millileştiler,
Türkleşti iyiceeee Ülkücüleştiler,
Ülkücüleştikçe devleştiler...
Devden korkan cüceler Haçlı'yla birleştiler,
En korkulan devler hep zindandaydı Mamak'ta,
Devleri ipe gönderenler, o günü unutamamakta!...
.....
Çile çekti tüm demirler.
Çileyle çift su alıp çelikleştiler,
Önce "Cennet'te..." diye kavilleştiler;
Asıldılar, kesildiler, ezildiler ezilmediler Mamak'ta!
Çekenler dayanılmazları Hakk'ka çekildiler
Çekilmeden çekenler çok yattılar Mamak'ta,
Çekenler de, çektirenler de artık hatırlamamakta!...
.....
Yağmur bulutlarını dağıttılar,
Güneşleri soğuttular,
Susuz bıraktılar toprakları,
Hasret çektirdiler sevda devlerine Mamak'ta;
Hasret çekenler de, sevenler de, sevilenler de
Unutulmamakta,
Şükürler olsun solmamakta...
Ve hâlâ Mamak,
Mamaklığının yüz karasıyla Mamak'ta...
(12 Eylül 2008/Salı/Sabah saat: 08.43/İzmir)"
Varlıklarıyla teselli, hissettirdikleriyle yürek, cesâretleriyle her kese cesâret olmaya devam eden Ülkü Devleri'ne sonsuz selâm olsun...
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder