Sevgi verilir, saygı alınır diye öğrendik aile büyüklerimizden.
Sevgi vererek saygı almayı başaran ve bu yüzden asla öldürülemeyen ve öldürülemeyecek olan insanlar var şükürler olsun!
Yoksa çekilir miydi bu nâmert zaman?
Hayatım boyunca kıskandığım kişi olmadı ama gıpta ile andığım şâirler, imrenerek yad ettiğim kişiler de yok denecek kadar az maalesef!
Bu bir meziyet değil biliyorum, hatta huysuzluk diye kendim tarif ederim ama yine de imrenerek yâd ettiğim bir kişiyi ve varlığı ile teselli bulduğum bir başka kişiyi ve sebebini söyleyip karaı Gönül Dostlarıma bırakacağım.
Malumları olduğu üzre ve ben de yaşayarak öğrendim ki; "Mahkeme, kadıya mülk değil.."
Gece ile gündüzün ve mevsimlerin ve ömürlerin olduğu gibi her şeyin ve her halin de bir sonu var..
üst seviyeli bürokrat olarak çalıştığım; 1980'li yılların son çeyreği ve 1990'lı yılların başlarında, çalışma yerim Ankara-Kızılay-Necati Bey Caddesi'nde idi. Birinci 12 Eylül Kıyameti sonrası hayata geçirilen Sosyal-demokrat Halkçı Parti (SHP)'nin Genel merkez binası da Necatibey Caddesindeydi karşı-karşıyaydık..
Hemen hemen her gün, öğlen yemek saatlerinde SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile karşılaşırdık.
Yanında, önünde, arkasında hiç bir koruma olmadığı gibi, özel kalem v.b. maiyeti de olmadan elleri belinde, yavaş adımlarla yemeğe gider veya yürürdü!
O kadar kendinden emin ve o kadar endişesiz yürürdü ki adamı evinin salonunda geziniyor zannederdiniz!
Ankara sokaklarında kendini evindeymiş gibi rahat hissederek dolaşan bir parti genel başkanı görmek, şaşırmaktan öte hayretlere düşürürdü beni ve bir-kaç kere; "Sayın Genel Başkanım!" diye seslenip dikkatini çekerek selam vermiştim saygıyı hak ederek alan bu karaktere.
Bir iki seferden sonra seslenmeme gerek kalmamıştı çünkü kendileri de artık beni ve selamımı arar olmuştu ve nazik, kibar baş eğmelerle selamlaştık muhabbetle Necatibey Caddesini ortak kullandığımız sürece..
Oysa asla benim genel başkanım değildi ve de hiç ona oy vermemiştim ama Ankara sokaklarına evi gibi sahiplendiğinin ve evindeymiş gibi dolaşarak benden hak ettikleri saygıyı fazlasıyla almışlardı helâl olsun, rahmet olsun..
Günümüz ve dünümüzün kendilerine zorla "Lider" dedirten, huzursuz, ürkek, korkak Genel Başkanların, kendi taraftarları hatta teşkilat mensuplarının arasına -katılımcılardan fazla- koruma ordusu ile girmelerini, kendilerini en yakınlarından koruma gayretlerini; Erdal İnönü' nün Ankara-Kızılay sokaklarında evindeymiş gibi dolaşmasıyla kıyaslayınca bir daha imrenerek hatırladım, bir daha rahmet ve minnetle andım Erdal İnönü 'yü.. Allah rahmet eylesin.
Şahsen hafızamda hatırladıkça gönlümü ferahlatan iz bırakan nadir insanlardandı. Ganî ganî rahmet olsun..
Bir imrendiğim kişi daha var ve hayatta..
"Evde dolaştığım şortumla çarşıya, pazara her yere gidip gelebiliyorum. ... Kapım çalsa ‘Kim o?’ diye seslenmiyor, kimseden korkmuyorum..." diye tarif ediyor yaşantısını!
Günümüz herc ü merc ortamında; kendilerine zorla "Lider" dedirten genel başkancılık oynayanların en yakınlarından korunacak kadar korktukları İleri Demokrat Yeni Türkiye'de; "Kapım çalsa 'Kim o?' diye seslenmiyor, kimseden korkmuyorum." cümlesiyle huzurunu anlatırken aslında öz-güvenini, kendisiyle dolayısıyla da herkesle ve çevreyle barışıklığını yaşayarak anlatan bir kişiye daha imrendim..
Kapısı çalındığında; "Kim o?" diye sormayacak kadar çevresinden ve kendisinden emin olan, çevresiyle ve kendisiyle barışıklığı ile huzuru yakalayıp yaşayan dolayısıyla da imrendiğim bu yaşayan kişi de Fatma Girik. Selâm olsun..
Şaşırdınız değil mi?
"Hiç bir şeye şaşırmam, şaşırırsam şaşırın!" demiştim biliyorum ve şaşırdım, şaşırın!
İnsanlıktan ve huzurdan umudumu kesmişken benim gibi bir huysuza huzur ve insanlığı hatırlatan Fatma Girik'in canına sağlık, ömrüne bereket diliyorum..
Oysa; "Bir artistin siyasetle ne işi olur?" diye öyle insafsızca yargılamıştım ki ön-yargılarım yüzünden!
Ön-yargılarımla yaptığım sert eleştirilerimden dolayı, yıllar sonra yüksek sesle özür diliyorum Fatma Girik' ten..
Yusuf Has Hâcib'in bin yıl önce yaptığı; "Nâdir olan insan değil insanlıktır." tespitine günümüzde rol-modellik yapabilen Fatma Girik'i, gönlümün emriyle ayakta alkışlıyorum..
Kendilerine zorla "Lider" dedirttiren ve taraftarları arasına koruma ordularıyla girecek kadar korkak-ürkek Genel Başkanlara da, korumalarını sür'atle gözden geçirmeleri, yenilemeleri ve sayılarını artırmaları uyarısını yapacağım!
Onlar korkudan evlerinde uyuyamazken bu ülkede; "Kapım çalsa 'Kim o?' diye seslenmiyor, kimseden korkmuyorum." açıklamasıyla insanlığından dolayı rahat ve huzurlu yaşayabilen insanlar hâlâ var çünkü...
''NÂDİR OLAN İNSAN DEĞİL İNSANLIKTIR." Vesselâm.
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder