Yıllardır bekliyorum ve bir türlü izinden dönemedi izindekiler!
Hangi köşeyi dönsen, nereye başvurmaya niyetlensen karşına devasa ve hamaset süslü bir pankart çıkıyor: "İzindeyiz!"
Atatürk İlke ve İnkîlapları falakaya yatırılmış!
Atatürk ve Cumhuriyeti, yasalardan korunmak için verildiğine inandığım sahte deli raporlu çukurlar tarafından şerefsizce -güya- sorgulanıyor!
Genelkurmayın mahremine -Kozmik oda'ya- girildi!
Artık Devletin Başı, Cumhurbaşkanı değil AKP Genel Başkanı; Ûnvanı da Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı!
Hükûmeti ve iktidarı denetlemekle görevli Ana Muhalefet Partisi; Mersin'e gidilmesi gerekirken tersine gidiyor! Yasama-Yargı ve Yürütme Ankara'dayken, itiraz edilecekse edilecek merci Ankara'dayken adâlet aramak kastıyla Ankara'dan İstanbul'a yürüyor! Karanlıktaki kaybını ışıkta arıyor!
İtiraz ediyorum, karşımda devasa bir pankart: İzindeyiz!
Sabah uyku mahmuru nazenînler, İzinde!
Öğlen yemek vakti açlar, İzinde!
Akşam gün yorgunu emekçiler, İzinde!
Hudutlarda karakol nöbetçilerinin komutanları, İzinde!
Bunlara bu kadar uzun süreli Ücretli İzni kim verdi?
657 sayılı Devlet Memûrin Kanunu'na göre, 9 günden fazla mazeretsiz işe gelmeyen müstafi sayılmaz mı?
Yoksa etkisiz yetkililer izindeyken bu yasa da ilga ve izindekilerin haberi mi yok?
Kim, nerede, ne kadar süreli izinde olursa olsun; Tanrımın birliğine, Milletimin dirliğine an içerim ki; BEN İZİMDEYİM!
Okumamın bana çok iyi geldiği, Terapistim dediğim Sevgili Osman ATEŞOĞLU 'nun dediği gibi; "Beş yaşında el vurduğum camimizin rahlesindeki parmak izlerimden; Andımız'ı okuduğum ilkokul bahçesinden, yaşadığım yaşıma ve ömrümün sonuna kadar; varlığım Türk varlığına armağan olsun!" andımla düştüğüm 60 (altmış) yıllık izdeyim, İZİMDEYİM!
İzindekilerin göreve dönmelerini beklemedim, beklemiyorum, beklemeyeceğim!
"Çaldılarsa da çalıştılar! Aç mısın, açık mısın? Yol yaptılar, köprü yaptılar görmüyor musun?" v.b. nâmertçe soruları duymadım, duymuyorum, duymayacağım!
Çünkü biliyorum ki; evet çok çalıştılar, "Babalar gibi" satmaya uğraşırken çalmaya çok çalıştılar!
Biliyorum; milletten gasp ettikleri vergilerle, bilmem neredeki mazlum Müslümanlara göndermek için milletten toplanan yardım paralarıyla ödenmek üzere yabancı firmalara yollar yaptırırlarken, köprüler yaptırırlarken yollarını bulmak için çok çalıştılar!
Çünkü bizimkiler İzinde idiler!
Çünkü dere ıs'sızdı, tilki beylik ilan etmişti!
Onlar izinde iznin tadını çıkarsınlar; çalanlar çalsınlar, babalar gibi satsınlar, yollarını bulsunlar!
Biliyorum ki kazandıklarını, edindiklerini zannettikleri dünyalıklar; Firavun'a, Karun'a ne kadar yâr olduysa bunlara da o kadar yâr olacak!
Derin gidesice Un Akıtan Kemal Abileri'ne ne kadar yâr olduysa topladıkları bunlara da o kadar yâr olacak; dünyada hesaptan kaçabilseler de ahirette bu hesaptan kaçış yok!
Son günlerde bir türkü takılı dilime:
"Ceylan gözlerine kurban olduğum
Tanrı selamını almaz mısınız?
Mevla sizi süs için mi yarattı
Biz gel demeyince gelmez misiniz?
Gurbete gidenler azığın alır
Kimisi giderken kimisi kalır
Kimi sevap için Kabeye varır
Kabe kapınızda bilmez misiniz?
Karadır kaşınız yaydan nic'olur
Bugün dünya yarın ahret nic'olur?
Bir gönül yapması yüz bin hac olur
Siz gönül yapmasın bilmez misiniz?
Sümmani'yem ben bu derdi n'iderim
Başım alır diyar diyar giderim
Yarın mahşer günü dava ederim
Siz mahşer yerine gelmez misiniz?"
Netice olarak;
Heeey İzindekiler!
Siz izinde kalın, oyalanın!
Ben İzimdeyim!
Biz beş yaşımızdan beri and içerek girdiğimiz doğru izimizdeyiz..
Çünkü biz; "..cı, ..ci, ..cu, ..cü"lüğü askıya almış, aklımıza hürriyetini vermiş, Türk karakterimizin ve îmânî mecburiyetimizin gereği; "Dünya Türk Birliği Ülküsü"nün peşindeyiz..
Ta ki; "KÂİNAT TÜRK DEVLETİ" gerçekleşinceye, Kadim Atamız Oğuz Kağan'ın; "Gök çadırımız, güneş Bayrağımız" şeklinde çizdiği Vatan sınırları tekrar gerçekleşinceye kadar..
Çünkü biz;
ELHAMDÜLİLLAH TÜRK'ÜZ Vesselâm..
Selâm, sevgi, duâ..
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder