17 Aralık 2024 Salı

NELER OLUYOR YİNE?

 Lâin şeytan ha bire aklıma, makam masasında 17.25'te durmuş bir dijital saati getiriyor.

Yine lâin şeytan; "Ne kadar OMO varsa, ne kadar TURSİL varsa, ne kadar PERSİL varsa, bilmem ne kadar ne varsa hepsinden alıp körfeze döküp, bunları bir defa da değil kırk defa yıkayacağım." diye haykıran bir sesi hatırlatıyor!

Türkiye Cumhuriyetinin son elli yılında bir çok yerde, bir çok konumda bulunduk.

Devlet malını, bey tül mal'i namus belleyip koruduk.

Elbette bizi de aldatanlar oldu!

Keşke aldatılmasaydık ama aldatanlar öylesine içimize nüfuz etmişlerdi ki, daha sonraları Ana Muhalefet genel başkanı tarafından; "Gel Doğunun Başbuğu gel.." diye yanına davet edilecek ve TV'lerde boy boy pozlar verecekti.

Anam rahmetli, kısa boylu erkeğe hiç inanmazdı.

Kadın sesli erkeğe, erkek sesli kadına da güvenmezdi.

Ne de haklıymış.

Bu tarife uyanların neredeyse tamamı kahpe çıktı.

Namert çıktı.

Hain çıktı ama kahpelikleri, alçaklıkları, namertlikleri ispat olunana kadar da çevrelerindeki samimi savaşçıları kandırmaya devam ettiler.

Bu herc ü merc içinde bir Prof. Dr. Haydar BAŞ çıktı ortaya.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve banisi Atatürk'e sahiplendi.

Cumhuriyetin değerlerine sahiplendi.

DUMA'da resmi törenle karşılanarak, Rus Ekonomistlere Milli Ekonomi Modeli dersi verdi.

O günlerde "Gönül Adam" sıfatını yakıştırdığım Prof. Dr. Haydar BAŞ Beğ'e yakın çalışıyordum. Fikir ve düşüncelerimi aracısız direkt kendilerine arz etme şansım vardı ve bu şansımı sonuna kadar kullandıydım.

Bağımsız Türkiye Partisine katılımlar sağladım.

KÂİNAT TÜRK DEVLETİ Kavramını, şimdi muhalefet genel başkanlığı yapan dostlarımıza anlatma şansım oldu.

O günlere de, bugünlere de şükürler olsun.

Hayatım boyunca hiç torpilim olmadı.

Her şeyi Allah'ım nasip etti.

Hep kendim düşünüp, kendim karar verdim.

Sonuçlarına da kimseye töhmet ve minnet etmeden kendim katlandım.

TV'lerde Suriye'de Katil Esat'ın toplu mezarları açılıyor.

Afad, Esat'ın işkence hanelerine girmeye varsa canlı kimselere ulaşmaya çalışıyor.

Trump, Başkan Erdoğan'ın aklından ve gücünden övgüyle bahsediyor.

Gâvur methedince bir şey yok ama ben başkanımızı methedince bazı yumuşaklar, yüksek sesle itiraz ediyorlar!

Etsinler, hep biz yanılacak değiliz ya.

İmam Ali (a.s.); "Mazlumların intikamı, zalimlerin zulmünden şiddetli olur." buyurmuşlar. Bu müthiş tespiti dayanak tutarak Filistin ve Suriye'de mazlumların intikamını seyretmeye sabırsızlanıyorum.

Önceden 250 milyon doları aktarıp, giderken de yanında 135 milyon dolar kaçıran Bebek Katili Esatın sonunu görmeyi çok istiyorum.

Nasip eyle Ya Rabbi...

"Alma mazlumun âhını

Çıkar aheste aheste" demiş ya şair.

İşte o kehânetin gerçekleşmesini bekliyorum vesselâm...

Selam, sevgi, duâ..

Mustafa ASLAN

16 Aralık 2024 Pazartesi

ABD ŞIMARIĞI İTRAİL

 İtrail, ABD'den aldığı cesaretle sabrımızı deniyor!

Suriye'de işgale başladı.

Oysa Başkanımız, ısrarla Suriye'nin toprak bütünlüğü, önceliğimizdir diye bütün dünyaya duyurmuştu.

Trump, Başkanımızın aklı ve cesaretini öven cümlelerr kurdu ama İtraile de işgali için göz yumdu!

Sosyal medyada, İtrail aleyhine paylaşımlara izin verilmiyor ve ben de bu yüzden bloğumda istediklerimi yazıp liğnkini facebook'ta duyurarak tavrımı ortaya koymaya çalışıyorum.

Tekraren söylemeliyim ki artık İtrailden tek kelimeyle iğreniyorum.

Türkiye'de bu konuda bir araştırma yapılsa yanılmıyorsam yüzde seksen benim gibi düşünenlerden olduğu görülür.

Ab, ABD ve Haçlı birliğiğ, Yahudi toplumuna karşı suçlu oldukları için İtrailin yaptıklarına göz yumuyor.

Bizim öyle bir sıkıntımız yok ve "One Minüt"la başlayan bir İtrail karşıtı tavrımız var.

Ben tekraren yöneticilerimize bir soru soracağım; haberlerde her havalanışlarını onurla paylaştığımız İHA'larımız, SİHA'larımız, AKINCI'larımız neye yarayacaklar? Fuarlarda teşhir için mi ürettik biz bunları.

Mazlumların intikamında kullanmak şerefine nail olama-yacak mıyız?

Merakımdır ve bu merakım, her geçen gün artmaktadır.

Bu ABD şımarığı İtrail'e artık "DUR" demenin zamanı gelmedi mi?

Filistin'de olduğu gibi, Suriye'de de Türk beklenen değil mi?

Allah aşkına şapkalarımızı önümüze koyup bir düşünelim.

Ortadoğu'da ve dünyada artık siyaset üreten bir ülke olarak, varlığımızı gerçek manada göstermenin zamanı değil mi?

Allah sonumuzu hayretsin inşallah vesselâm...

İTRAİL NE YAPMAK İSTİYOR?

 Uzun yıllardır Blog'umdan paylaşım yapmıyordum.

Son günlerde Facebook; İtrail aleyhindeki paylaşımlarımı -"nefret söylemi" gerekçesiyle engelleyince, ben de buradan kendi sayfamdan paylaşımı deneyeceğim.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki İtrail hakkında nefret söylemi bana göre artık iltifat sayılır. İtrail ve yönetiminden tek kelimeyle iğreniyorum.

Türkiye Cumhuriyeti oaral Suriye'nin toprak bütünlüğü önceliğimizdir diye bütün dünyaya duyurmamıza rağmen İtrail, AB ve ABD ile birlikte Suriye'yi üçe bölmek hatta Golan tepeleri yakınlarındaki Suriye köylerini işgalle Arzı Mevut'u gerçekleştirmeğe çalışıyor. Bu da benim aklıma, cami duvarına siyen kuduz iti getiriyor.

Gerçi İtrail'in yaptıkları artık cami duvarına siymenin de ötesine geçti ama, ama işte...

İlk defa bugün deneyeceğim; blogumda paylaşıp, paylaşımımın linkini de facebook'ta duyurmayı deneyeceğim. Bakalım olacak mı?

Olmazsa başka paylaşım platformları arayacağım.

İtrailin bizi susturmaya gücü yetmemeli diye düşünüyorum.

Aklıma bir fıkra geldi:

Erzurum'da sabaha karşı, umumi tuvalette pala bıyıklı oğlanın başını duvara dayayıp domaltan kulampara, oğlanın sakosunun koyun cebinden hançeri görür ve "Ula Oğlum bu ne?" diye hayretle sorar. Pla bıyıklı yumuşak, başını duvardan kaldırmadan; Ağabeyi, dar günde lazım olur diye cevap verir.

Dar günde lazım olacak olan silah!

Aklıma İHA'larımız, SİHA'larımız, AKINCI'larımız v.s., v.s geliyor.

Bu kadar silah ve mühimmatı biz fuarlarda sergilemek için mi yaptık, yapıyoruz.

Yoksa Erzurumlu pala yumuşak gibi, dar gün mü bekliyoruz?

Bu İtrailin başına bomba olup yağmaya ne zaman başlayacağız?

Merakımdan soruyorum.

Şahsen İtraille hesaplaşmak üzere savaşa da hazırım.

Yaşımdan dolayı belki imtina edeceğim düşünülebilir ama hemen şu an kırık bacağımla yola çıkmaya hazırım vesselâm...

14 Haziran 2023 Çarşamba

 NANKÖRLÜK GELENEĞİ


Dünyaya; "Etme-bulma dünyasıdır. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz.." derler. Biz böyle duyup, böyle öğrendik.

Kemal Kılıçdaroğlunun Türkmen Deniz Baykal'a yaptığı ihanetin neredeyse aynısını, Ekrem İmamoğlu kendisine yapıyor!

Sen sıradan bir ilçe belediye başkanını; yüz yıllarca dünya imparatorluğu başkenti olmuş İstanbul'a ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Başkenti Anakara'ya belediye başkan adayı göster, klasik CHP oylarıyla kazansınlar ve sonra senin koltuğuna göz diksinler! "Besle kargayı, oysun gözünü." demiş atalarımız yine atalarımız; "Bülbül güle, karga çöplüğe götürür." diye yüzyıllarca önceden uyarmışlar ama bu yarılar hasbi gönüllerce görülüp duyulmuş!

Biliyoruz ki ve müşahede etmişiz ki kişiler vardır oturdukları koltuktan güç vehmederler ve yine kişiler vardır oturdukları makama katkı verirler.

İki büyük şehire şehr-i emin ettirilmiş bu iki nanköre başka gözle bakmayı, bir türlü beceremedim.

Bizim oralarda yani Azerbaycan ve Kars yörelerinde; "İt, taya gölgesinde yatar, kendi gölgesi zannedermiş." derler.

Yine yaşadıklarımızdan ve okuduklarımızdan ve büyüklerimizden duyduklarımızdan biliyoruz ki; birilerinin gölgesine girmişlerin gölgesi olmaz.

Kılıçdaroğlunun süsleyip püslediği İmamoğlu, şimdi onun makamına göz dikecek kadar harislesmiş, başka olsaydı şaşırırdım.

İşin sonucunu hep beraber bekleyerek göreceğiz ama şuna inanan bir iç güdüm, klasik CHP'lilerin Kılıçdaroğlu'nu yüzüne tükürerek kapı-dışarı edeceklerini fısıldıyor ha-bire...

Kulağıma fısıldayan içgüdüme de açık olarak sonucu, sabırsızlıkla bekleyenlerdenim...

Yazı hayatımda CHP ile ilgili yazdığım en uzun paylaşımım da -maalesef- bu oldu, keşke olmasaydı ama çaresiz kaldım maalesef..

Selam ile vesselâm...

Mustafa ASLAN



29 Mayıs 2023 Pazartesi

SEÇİM SONUÇLARINDAN BENİM ÇIKARIMIM

 Son seçimleri de yaşadık kazasız-belasız elhamdülillah.

Sonucu; milletimize, devletimize hayırlı olsun.

Seçime giren iki aday arasındaki oy farkı: 2.292.180 olarak açıklandı.

Google verilerine göre bazı illerimizin nüfusu ile kıyasladım bu farkı ve gördüm ki aradaki fark; 30 Erzurum, 97 Erzincan, 60 Elazığ, 253 Kars, 231 Ardahan nüfusuna denk...

Artık bu sonucun neyine, niye itraz ederler, anlamakta sıkıntım var.

Her başarının bir ödülü olacağı gibi, her mağlubiyetin de bir yaptırımı olmalı diye düşünenlerdenim.

21 yıldır girdiği her seçimi kaybeden CHP Gen. Bşk. Kemal Kılıçdaroğlu'nun artık o makamı işgalden vazgeçerek istifayı düşünmesi, vicdan gereğidir diye de düşünenlerdenim.

Hayatımın hiç bir döneminde CHP'li olmadım, hatta yakınından bile geçmedim ama kahpece bir kaset kumpası ile Baykal'ı devirip yerine geçen bu şahsın, artık makamı gerçek sahiplerine terk etmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bana ne mi?

Vallahi ülkemin huzuru için bana çok şey...

Bilmem arz edebildim mi?

Selam ile vesselâm...

Mustafa ASLAN

10 Mayıs 2023 Çarşamba

HAK-HUKUK-ADALET!

 Saat: 21.45

Yaşlılar, hastalar uyumuş.

Bebekler, bebekli anneler uyuma hazırlığında.

Okullu çocuklar, ödevlerini bitirmiş, uyuma hazırlığındalar ki sokaktan bir seçim otobüsünün hoparlörünün açılma gürültüsü ve peşine önceden kaydedildiği belli olan bir mekanik; "Hak, Hukuk, Adalet.." diye anons!

,Herkesten önce ben; "Hay sizin hakkınıza, hukukunuza, adaletinize.." diye içimden saydırdım.

Karşı sokaktan bir apartman katı balkonundan; "Yuuuh!" seslenişi...

O saatte rahatsız ettikleri kişilerden ve yakınlarından bir seçim kazanacak kadar oy aldılar!

Yazıklar olsun, yuh olsun, kahrolasınız inşallah...

Seçimlere 3 gün kala bizi soktukları halet-i ruhiye bu..

Seçimler hayırlara vesile olsun inşallah.

Gelse de oyumuzu kullanıp kurtulsak bu işkenceden vesselâm!

7 Mayıs 2023 Pazar

YA ŞÂFİ

 Allah, Şâfi sıfatıyla cümle hastalara -içinde de bana- acil şifalar versin.

Rahatsızlığım ve acılarım yüzünden geceler uyuyamıyorum.

Gecenin geç vakitlerinde çalışma odamdan sokağı-caddeyi izliyorum.

100-150 metre ileride bir trafik lambası var.

Sarı ve kırmızı ışıklarını net görebiliyorum ama yeşil ışığı karanlık yutuyor.

Karanlık-Yeşil,

Yeşil-Karanlık;

Toprak- Yeşil,

Yeşil-Toprak ilintisini kuruyorum içimden.

Gün doğduğunda yeşil bütün renklere hakim, toprağı yutuyor sanki. Ama akşam olup hava kararınca toprak yutuveriyor yeşili ve tüm renkleri..

Aklım kesti keseli gece ve karanlıkla uğraşıyorum, özellikle karanlıkla ve karanlık kafalarla mücadele ediyorum.

Bu mücadelenin de sonuna geldik sanki, içime öyle doğuyor.

21 yıllık yıpratıcı iktidara rağmen bir lider; İzmir'de 1 milyon üç yüz bin kişiyi, İstanbul'da 1 milyon yedi yüz bin kişiyi meydanlara toplayabiliyorsa bu hesabın sonunu artık merak bile etmiyorum.

Kandırıkçı Sosyal Medyada bazı hırsızlama paylaşımlar görüyorum.

Kopyalama, hırsızlama propaganda kliplerine, bıyık altı gülümsüyorum.

Gayr-ı ihtiyari hafızam, Akşener'in Erzurum Mitingi ile Erdoğan'ın İzmir ve İstanbul mitinglerini kıyaslıyor ve sonuç, kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Meydanlarda birileri yapamayacakları boş vaatleri/yalanlarını sıralarken Erdoğan, 21 yılda yaptıklarını sıralayamıyor ve yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyor.

Fark bu kadar açık ve net.

Ve Sayın Bahçeli'nin dediği gibi artık karar milletin...

Sabırsızlıkla sekiz gün sonrayı beklemeye başladık.

Allah encamımızı/sonumuzu hayretsin inşallah...

"VE TEVEKKEL A'LALLAH" (Vekil olarak Allah yeter- Ahzap-3)

Selam, sevgi, duâ...

Mustafa ASLAN