19 Nisan 2017 Çarşamba

"SAKIN DENGEYİ BOZMAYIN."

Yazımın başlığı, alıntı!
İnanan-inanmayan herkesin müracaat ettiğinde mutlaka ilâhi bir işâret alacağına inandığım bir kaynaktan aldım başlığı. 
Bütün zamanların kitâbı ve bütün kitapların O'nu anlamak için okunduğuna inandığım Kur'an-ı Kerîm'den, Kitâb-ı Ekmel'den...
"Ellâ tedğavfîl mîzan- Sakın dengeyi bozmayın" (Rahmân-8)
Gönüldaşlarım!
Güzel sesliler arasında, yorumcular arasında, sanatçılar arasında tercîh yapan, yapmaya hakkı olan herkesin kitaplar-dergiler-gazeteler arasında da, hatta aynı gazetenin muharrirleri/köşe yazarları arasında da tercîh hakları vardır ve bu haklarını kullanırlar. Fakîri tercîh edenden de, etmeyenden de Allah(c.c.) râzı olsun ve seslenişim onlara, onlar vasıtasıyla duyurabileceğim herkese...
"Söylesem te'sîri yok, sussam gönül râzı değil!" diyerek de ölümsüzleşen Fuzûli'yi bir daha rahmetle yâd ederek ve okurlarıma yalvararak bir rica hakkımı kullanacağım.
Ömürdaşlarım! Gönüldaşlarım! Yoldaşlarım!
Milletimizin bekası, devletimizin ebed-müddet devamının teminatı, nizâm-ı âlemden sorumlu ırkın ahfâdı Türk Gençliği!
İnsanî özelliklerin güzelleri sıralandığında; eminlik, sırdaşlık, sadakat ve vefa ilk sıralarda yer alır.
Ketumiyete mecbur yani beşeri zaaflarını -konum/ mevki/ makamı gereği- saklamakla mükellef kanaat önderi kişiler; bazen çok inandığı, güvendiği, sırdaşlığına emîn olduğu ve "dost" bildiği kişiler yanında rahatlar ve kendileri gibi davranırlar. Buna ihtiyaçları vardır!
Hani bâzen insanın yaşını unutarak çocukça taklalar atma arzusu depreşir ya! 
Bâzen edep dışı olduğunu ve söylediğinde toplumu rahatsız edeceğini öğrendiği-öğrettiği küfür diye tarif edilen, galiz sözleri sarf etmeye ihtiyacı olur ve küfreder ya! Öylesi anlar işte...
Beşerî zaaflarını, isteklerini, hayallerini hatta sevdâsını saklamaz bu emîn olduğu kişilerden... 
Bu özellerin paylaşıldığı kişilerin işi, kanaat önderi insandan daha zordur! 
Yüz binlerin, hatta milyonların inandığı, güvendiği, örnek kabûl ettiği kişinin beşerî zaaflarının, insânî sıradanlıklarının şahitleridirler! 
Yanlarında yapılan davranışlar, söylenen sözler, asla hiç bir yerde anlatılmamak üzere onların vicdânî nâmuslarına emânettir! 
Bu emânete hıyânet edilmez, edilmemeli, edilememeli...
Hâneden sayılacak kadar, hatta hâne mensuplarından daha fazla güvenilen, inanılan ve yanlarında beşerî davranışların, sözlerin, küfürlerin rahatça yapılabildiği kişiler; bir gün bu şahsa veya herhangi birine kızdıklarında, vicdânî nâmuslarına emânet edilmiş bu davranış veya sözleri fâş ederlerse önce kendilerine ihânet ederler! 
Güvenilir özelliklerini, eminliklerini kaybederler!
Bazı internet sitelerinde; Emr-i Hakk'tan sonra, yani bazı kanaat önderlerinin ölümlerinden sonra edep dışı, sadakat dışı yazılar, yorumlar, paylaşımlar görüyorum!
Tek kelimeyle utanıyorum! İnciniyorum! Rûhum bunalıyor!
Hele bu yazılan ve yapılanlar; "Ebedî" bilmem neciler ad ve imzasıyla olunca da kelimenin tam anlamıyla tiksiniyorum!
Herkesin inadına Türk milletinin refleksi olduklarına inandığım Türk Gençliğinin böylesine ucuz ve hafif (yüngül) davranışlar içinde olmamaları inancımla, edep ölçüleri içinde müdâheleyi ve lisan-ı münasiple uyarmayı vicdani görev sayıyorum.
Allah(c.c.)' ın en büyük lütfu akılla bezenmiş insandan başka; aşkı, sevgiyi, muhabbeti, sadâkati veya zıddı nefreti, kîni, ihâneti yaşayan-yaşatan mahluk yoktur!
Bütün insanlığımla, bahse konu kişilerin insanlıklarına, vicdânlarına Allah kelâmını hatırlatarak seslenmek istedim: "Ellâ tedğavfîl mîzân- Sakın dengeyi bozmayın."
Siz, size güvenenlerin sırlarını ve beşeri zaaflarını fâş ederseniz, kendinizi fâş ettiğinizi, kendinizi değerden düşürdüğünüzü fark edin ve bu hatâlı davranıştan sürâtle vaz geçin Allah aşkına... 
Bu yanlış davranışın, devlet-millet düşmanları haricinde, münafıkların dışında kimseye bir yararı yoktur!
Meşru zeminlerde, meşru zamanlarda, meşru mücadeleye herkesin hakkı vardır. Fakat vicdani namusa emanet edilmiş hâl ve sözleri fâş etmek, emanete hiyânettir ve sadakate, yiğitliğe, mertliğe asla yakışmaz...
"Biz emâneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi." (Ahzâb-72)
SIRDAŞ OLMAYANIN SIRDAŞI OLMAZ Vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: