21 Nisan 2017 Cuma

TARİHÎ VASİYET (Yeniden)

    Türkiye'de; "Asla demokrat değilim ve demokrasiden Türk Milletine bir çözüm çıkacağına inanmıyorum." diye yazan tek kalemim.
    İddiamda da, çok kolay bir yol takip ediyorum: Müktesebatına ve tarih bilgilerine güvenen herkese; "Bana, dünyanın her hangi bir yerinde ve tarihin her hangi bir çağında, demokrasi ile kurulmuş bir devlet söyleyebilir misiniz?" Diye soruyor ve "Ama ben bir çırpıda Balkanlar'da, Kafkasya'da, Asya'da ve Kuzey Afrika'da demokrasi söylemleriyle etnik parçalara ayrıştırılıp yutulan sayısız 'Ulus Devlet-Milli Devlet' sayabilirim." Diyorum..
    Aklına hürriyetini vermiş, dolayısıyla vicdanı hep teyakkuzda olan okur-yazar bir Türk olarak, "Devlet-i Ebed-Müddet" inancımla sistem diye dayatılan mevcut sistemsizliğe, meşrû zemin içerisinde muhalefet yaparım; beğendiğime oy verir, beğenmediğime oy vermediğim gibi oy verilmesini de gücüm kadar engellemeye çalışırım!
    Yaşadığımız şaibeli, şaibeli olmasa da "Cambaza bak" kurgulu referandumda da böyle davrandım. Kerhen demokratlığım da ancak bu kadar!
    ABD ve AB dikteleriyle, gece-yarıları "Torba Yasalar" la tanzim olunan İleri demokrat Yeni Türkiye'deki Yeniden Osmanlıcılar'a, Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve ad vereni Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye Vasiyetini hatırlatacağım!
    Ben, Türk'çe düşünüp Türkçe konuşup yazarım. Bu yüzden Türkçe bilmeyenlerin beni anlayamamış olmalarını anlarım..
    Osman Gazi de tamamen Osman'ca/Osmanlıca konuşuyor. Yeniden Osmanlıcı'ların, Osman Gazi'yi anlayamayacaklarına, ihtimal bile vermiyorum!
    Aslında Osman Gazi'nin adının Ataman olduğunu, bazı kaynaklarda Otman diye geçtiğini, Haçlı kendi diliyle "Ottoman" dediği için Osman Gazi'den daha Osmancı olanlar tarafından, Osman' a te'vil edildiğini de bilirim, işitileceğini ama duyulmayacağını bile-bile yine de haykırmadan fısıldamış olayım!
    Kaç-AK Saray'daki Meşrû Seçilmiş Cumhurbaşkanı'ma, Çankaya Köşkü'ndeki Meşrû Atanmış Eş-Başbakan'ıma; her bir maddesinin ayrı-ayrı altını kalın çizgilerle çizerek Ottoman/Otman/Osman Beğ Gâzi Rahmetli 'nin dilinden sesleneceğim.
    Umarım çok incinmezler!
    İncinirlerse de incinsinler!
    Milleti ve kendilerine oy vermeyen milyonlarca, "Sistemsizlik Mağdurları"nı ve elbette beni de incittiklerinin binde biri kadar da olsa incinsinler istiyorum!
    Onlar; biber gazıyla, tomalarla, panzerlerle, tazyikli foseptik sularıyla, coplarla fiziken incitirler, biz ise sözle ve İnşallah kalıcı olarak uyarırız, incinen olursa da nasibiymiş deriz!
    Biliriz ki; kılıç yarası, kurşun yarası iyileşir ama dil yarası iflâh etmez!
    Şer'en, "Kısas Hakkım" ı kullanıyorum ve ne bu dünyada, ne de ahirette hakkımı helal etmeyeceğimi haykırıyorum!
    Buyurun!
    Bakalım Ataman/Ottoman/Otman/Osman Gâzi Beğ; oğlu Orhan Gazi ve onun şahsında torunlarına, Osmanlılara ne vasiyetler etmiş:
    "Ey oğul!
    ** Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir.
    ** Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helâle-harâma dikkat etmeyen sefîhlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme. Zira Yaratan'dan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı.
    ** Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.
    ** Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaâtine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür.
    ** Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış! Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma.
Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.
    ** Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru. Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla...
    ** Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme.
    ** Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar.
    ** Askeri erkânı iyi koru...
    ** Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle...
    ** Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun...
    ** Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip hak etmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, sana tabi olanları koru.
    ** Allah'ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet...
    ** Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma.
    ** Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüste Allah'ın yardımına güven.
    ** Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru...
    ** Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma...
    ** Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan."
    İşittiniz biliyorum, Allah aşkına duydunuz mu? Vallahi ben söylemiyorum; Otman/Osman Gâzi, tarihe böyle şerh düşmüş!
    Elbette Osman Gâzi'nin sözü de ortanın, kim alınırsa onun üstüne kalır...
    "OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN"  Vesselâm..
    Selâm, sevgi, duâ...
    Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: