"Eğer sâdıklardan olursanız, kuşlar gibi aç uçtuğunuz yuvanıza tok olarak dönersiniz."
Hz. Muhammed (s.a.a.)
Susmaya karar vermiştim ya!
Sessiz çığlıklarımı kurttan-kuştan, börtü-böcekten bahisle fısıldamaya çalışacağım...
"Kuşlar gibi aç uçulan yuvaya tok dönmek..." Teşbihin ihtişamının farkında mısınız?
Sorup sorguluyorum aklım ve vicdanımla...
Kuşlar, ne iş yaparlar?
Ne üretirler, ne alır ne satarlar ki, aç uçtukları yuvalarına tok dönerler?
Rızkımızın kefâletinin "Kimsesizler Kimsesi"nde olduğundan emin olduktan sonra, endişe duyulabilir mi?
Kuş deyince aklıma uçmak geldi; uzak mesafeleri uçarak kısaltmak geldi..
Bu da aklıma, Can Yücel 'in;
"En uzak mesafe ne Afrika'dır,
Ne Çin, ne Hindistan,
Ne seyyâreler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
En uzak mesafe;
İki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan..." Diye mesafe tarifini getirdi....
Anlayanlara, anlaşanlara selâm olsun...
Kuşlara döneceğim.
Sevgili Şahin ŞİMŞEK 'in hediyesi bir çift muhabbet kuşum vardı. Vardı dedim çünkü Eda ve Geda adını verdiğim kuşlardan Eda 'yı, balkonda kafesini açarak kargalar götürdü ve Geda yalnız kaldı...
Bir kaç ay sonra bembeyaz bir muhabbet kuşu sığındı Eda'nın kargalara yem olduğu balkonuma...
Aldım ve adını; "Kendi Gelen" koyarak Gedâ'nın yanına kafese saldım..
Kendi Gelen, bir-kaç ay önce 5 yumurta yaptı ve kuluçkaya yattı. Yuvasına saman koy dediler koydum ama Kendi Gelen; benim avuçla koyduğum samanı tek tek yuvadan dışarı attı!
Küçücük bedeni ile 5 yumurtayı altına toplamayı başaramıyor ve çok zahmet çekiyordu, ben de izlerken üzülüyordum..
Neticede bir kaç gün yuvaya girmediğini fark ederek baktım, yumurtaları göremedim!
Dibe saklamıştır zannedip bakmadım rahatsız etmemek için ama ısrarla girmediğini görünce çıkarıp yuvaya baktım ki, Kendi Gelen beş yumurtasını da zerre bırakmamak kaydıyla yemiş!
Şaşırdım!
Kızdım kuş aklına Kendi Gelen'in!
Yamyam dedim! Sonra sorup öğrendim ki yeri rahat olmadığı için yumurtalarını korumak(!) için yemiş...
Geçtiğimiz günlerde Kendi Gelen yeniden yumurtladı..
Rahatsız olmama rağmen sürünerek de olsa gittim ve yuvasına keçe sordum. Kanaryalar için varmış ama muhabbet kuşları için yokmuş..
Kanarya için yapıldığı söylenen keçeden aldım, keçe yerini aldım ve mantığımın öngördüğü şekilde biçip-kesip güzel bir folluk yaptım; Kendi Gelen'in tek yumurtasını içine koyarak yuvaya yerleştirdim..
Hayatından çok memnun Kendi Gelen...
Yumurtaları üçledi ve çok rahatça sarıp sarmalayabiliyor yumurtalarını..
Şimdi sabır ve hevesle Kendi Gelenim'in yumurtlamayı tamamlayıp yavrularını çıkarmasını bekliyorum...
Birilerine kızmaya hevesli nefsimi; Kendi Gelen'le Gedâ'nın gönüllerini yapmakla görevlendirdim...
Gedâ'nın bu süreçteki hali ise daha bambaşka:
Kuluçka süresince yem yemeyen sadece su içen Kendi Gelen'i, Gedâ ağzıyla besliyor..
Kuşlara her baktığımda ibretle izliyor ve başıma musallat eden Şahin ŞİMŞEK'i seviyorum..
Selâm olsun...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder