7 Mayıs 2020 Perşembe

İNCİTMESİN...

İki gündür Sosyal medyada paylaşılan Rahmetli Murat ÇOBANOĞLU'nun bir divanını kaç kere okudum gerçekten bilmiyorum.
Ozanlık-aşıklık ile şairlik o kadar farklı işler ki; hangisi daha eftal Vallahi ozanlık. Çünkü Ozana ayağı verdiğin anda söylemeğe başlar. Sanki daha önceden o sözler hazırdır dağarcığında ama şair, her mısraı defalarca gözden ve elden geçirerek şiirini yazabilir.
Acizâne şairden geçinirim.
Rahmetli Çobanoğlu'nun divanını okurken ha bire içimden dizeler oluşturmaya çalışıyordum.Sonra oluşturduğumu zannettiğim dizeleri yazıya dökmeğe cesaret ettim.
Bazen hiç düşünmeden bir Usta Ozan'a gidip kapılanmak ve ona bu sindimde çıraklık etmeye hevesleniyorum.
Bu şansım da var.
Kabul ederler mi bilmiyorum ama sülalemden iki tane hatırı sayılır Ozanımız var.
Çobağlu Rahmetlinin Divanından esinlenerek yazmaya çalıştığım bu dörtlükleri de öncelikle o Ozanlarımızın beğenisine veya tenkitlerine sunuyorum.
"Ya beğenmezlerse!" diye de ölesiye korkuyorum.
Ama tenkide tenezzül ederlerse tenkitlerini gidermeye çalışacağıma da söz veriyorum...
Rahmetli Çobanoğlu'nun Divanı bu:
"Söyleyin o yüce dağa dumanı incitmesin
Bir gün gelen bir gün gider, her canı incitmesin
Bu dünya bir han gibidir,gelenler yolcu olur
Bırak yoluna yürüsün, kervanı incitmesin.

Nefsine hamal olma ki,kaybedersin şânını
Aziz bellersin canını, toprak emer kanını
Gün gelir ki o da bir gün alır kendi canını
Söyle Mevlam Azrail'e insanı incitmesin.

El vurma sen ey efendim, ey olmayan yaralar
Gün gelirki vakit döner, söner bir gün çıralar
Güneş vurur bir gün dostum,kurur bütün deryalar
Söyleyin ki o dağlara, Kaptan'ı incitmesin.

ÇOBANOĞLU bilirmisin, bu dünyada bahtını
Ağrı kadar yükselsende felek yıkar tahtını
Söyleyin ki o ağaya versin o nun hakkını 
Gece gündüz koyun güder çobanı incitmesin."
Bu da fakîrin Çobanoğlu Usta'ya naziresi:
"Söyleyin o akar-suya buharı incitmesin,
Payıza kışa küsüp baharı incitmesin.
Yazın sular çekilir, kışta ise buz keser
İkisinde de akmaz, pınarı incitmesin...

Dünyaya çok güvensen yolda kalırsın yayan
Dünyalık etmek için ne abır kalır ne hayan.
Garibe ne fark eder ha o yan ha da bu yan
Dünyada evi yoksa mezarı incitmesin...

Deli su yer bulamaz çağlayarak akmaya
Hasis göz yer bulamaz haset ile bakmaya
Tembel çölde dal bulamaz ateşini yakmaya
Güzel bakana söyle nazarı incitmesin...

Dünyayı gezdi seyyahın özürlüsü topalı
Hekim hastasın şaşırdı corona pik yapalı
Garibim nereye gitsin AVM'ler kapalı
Bakkalı görmezden gelip pazarı incitmesin...

Tokkalı bu dünyanın verilmedi tapusu
Firavunların bile bozuldu hep yapusu
Asla kapatılamadı dünyanın iki kapusu
Girenleri çok sanıp çıkanları incitmesin..."

Erbab-ı Kalem, elele verertek şiiri ve romantizmi yeniden canlandıramazsak; Ozanlarımıza, aşıklarımıza layıkıyle sahip çıkıp destek veremezsek korkarım -hem de çok kısa bir sürede- edebiyat, şiir, şair kalmaya!...
Şiirli, şairli günlere Türkiyem...
"ŞİİR SÖZÜN ÖZÜDÜR." Vesselâm.
Selâm, sevgi, duâ..
Mustafa ASLAN



Hiç yorum yok: