Selâm ile..
Geçtiğimiz Cuma günü, Birinci 12 Eylül Kıyâmeti Çilekeşlerinden Sevgili Ahmet Aytaç 'ın sosyal medyada duyurulmasını istediği bir paylaşımını, sahibine olan itimadım ve sevgimden hareketle hiç düşünmeden paylaşmış, sebebini de açıklamıştım..
Paylaşımıma yapılan cevâbî yorumlarda; katılan gönüldaşlarım fakîri nereden ve nasıl tanıdıklarını hatırlatan yorumlar yaptılar..
Çok mütehassis oldum!
Dünüme tanıklık eden o kadar çok Gönüldaşım çıktı ki, bu saye de ben de mazimi ve günümü sorguladım.
Affınıza sığınarak ama onurla bütün ömrümü Türk'çe yaşamışlığımın ver hep "Türk'üm" diyenlerle, "Türk oğlu Türk'üm" diye kükreyenlerle ve nihâyetinde; "Elhamdülillah Türk'üm." imanî tezahürümü paylaşanlarla birlikte olmuşum.
Başka türlüsü de olamazdı zaten çünkü:
2002'de Erzurum'da, bir panelde kürsüye çıkarak; "Ben 75 yaşında; iki kız beş erkek evlat sahibi bir Türk Anneyim. Canımı ve bütün evlatlarımı Millet-devlet-vatan ve bayrak uğruna kurban edebilecek Türk bir Anneyim.." diyen Ümmî Anam'ın; "Vatan, Bayrak, hürriyet namustur Oğlum!" diye öğreten Bürokrat Babam 'ın emekleri ve sütü, aksine izin vermezdi ve vermedi de hamd olsun...
İki gündür -bu gece üçüncü güne devretti- hâlâ benzer yorumlarla dünüme tanıklıklar devam ediyor.
Dünüme tanıklık edip, yarınlarıma kefâlet verebilecek Dostlarımın hepsinden Allah razı olsun..
Son iki aydır; "Allah'tan can sağlığı, Devlet'ten emekli aylığı diliyorum." diyen bir Basın Emeklisiyim ve kalemimi kınına koymaya niyetlenmiştim!
Kulaklarını sitayişle çınlatacağım Sevgili Müyesser YILDIZ; "Olur mu Abi? Bugünlerde susulur mu?" diye sitemle yüklenince, yeniden; "Bismillah" diyeceğim galiba...
Bu vesîle ile Efe İzmir'in, Yerel basın Efelerine; "Aranızda bana da yer var mı?" diye ortadan bir soru ile kalemimi yeniden elime almış olayım..
Allah'ın, Kitâb-ı Ekmel'inde; "Nûn! Yemin olsun kaleme ve yazanların satır satır yazdıklarına.." (Kalem-1) diye belirttiği kalemimi küstürmekten çok korktum..
Yarenlerim! Yoldaşlarım!
Gönüldaşlarım! Ülküdaşlarım!
E/élim-günüm, hısım-akrabalarım!
Ömürdaşlarım! Çiledaşlarım!
Allah, hepinizden tek-tek razı olsun..
Hepinize tek-tek müteşekkîrim..
Bir paylaşıma -hem de hiç ilgisi yokken- böylesi güzel yorumlara sebep olduğu için başta ömürlük çiledaşlarımdan Sevgili Ahmet AYTAÇ'a ve yorumların bu dostluk ve kefâlet fasıllı mecrada devamına sebeblik eden Sevgili Cafer Ünal'a ve takiben; Ali Uzgören, İsmail Kandemir, Burhan Uçaner, Mehmet Özsoy, Bilal Gözler, Ahmet Tosun, Hasan Tüysüz, Atay Dumlu, Erdoğan Kozkanç, Abdullah Kartalkuş, Ümit Yılmazel, Ertuğrul Aslan ve Nigâr Ögeday'a tek tek minnettarım..
Hele Dr. Ümit Yılmazel 'in "Goca elli ile varacak gardaşlığımız, gal salamat İshak emimin oğlu../ Koskoca elli yıla varacak Kardeşliğimiz, sağlıkla kal İshak Amcamın oğlu.." yorumuyla çok duygulandım..
Son yıllarda tanımakla müftehîr olduğum ve "Türk Ablam" sıfatıyla seslendiğim iki kişiden bir olan Azerbaycanlı Tıp Doktoru ama jurnalistlik/gazetecilik yapan Nigâr Ögeday'ın yorumunda gururla ağladım!..
Millî sıkıntılar içinde uyuyamayacak kadar canımla elleşirken Sevgili Ahmet Aytaç ne güzel bir terapiye sebeplik etti Allah'ım razı olsun..
Erdoğan Kozkanç 'ın şahsında bütün ömrümce Soğumayan Yuvam olarak kalan Erzurum'u;
Dr. Ümit Yılmazel 'in şahsında, birlikte törpülediğimiz ömrümüzü,
Ertuğrul Aslan 'ın yorumunda sülâlemi, köyümü;
Nigâr Ögeday 'ın yorumunda bir ömür Türklük Sevdası ve Türk Birliği hayalimden sapmamış olduğumu hissetmemi;
Bütün bu yorumlara vesile olan Sevgili Ahmet Aytaç 'ın paylaşımında, ömürlerin asla boşa harcanmadığını görüp heyecanlandım, onurlandım ve coştum..
Allah tekrar tekrar hepinizden razı olsun..
Şu ân itibarı ile kıymetli ve kadirşinas yorumlarınızdan aldığım ilham ile dert ve sıkıntılara bir daha kafa tutacak, rûhumun bedenimde sıkıldığı gibi ben de Lozan'la çizilmiş millî sınırlarımızda sıkıştığımızı dost-düşman herkese hissettirmeye çalışacağım..
B uğurda ömrünü hîbe etmiş Cennet-mekân Muhteşem Türk Atatürk 'ün Misak-ı Millî hayalleriyle yeniden coşup koşacağım..
İnşallah sizden akseden coşkumla ulaşabildiğim kandaşlarımı, yoldaşlarımı, gönüldaşlarımı coşturmaya gayret edeceğim..
Bana inanıp güvenerek verdiğiniz bu millî görevde beni yalnız bırakmayacağınızdan da o kadar emînim ki..
Tekrar tekrar teşekkür ederek hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla Tanrım'a, Çalabım'a, Hüdâm'a, Allahım'a emanet ederim..
Allah şahidimdir ki hepinizi tek-tek çok seviyorum...
"Tanrı Türk'ü fert yaratmış, zâlimlere dert yaratmış,
Mazlûma kol-kanat etmiş, merhâmetli mert yaratmış,
Yerle gök yetmemiş diye yönleri de dört yaratmış!
Başlıya baş, dizliye diz eğdiren tek âdil erkim,
Yaratılır iken Türk'tüm, kıyâmete kadar tekim..." Vesselâm..
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder