7 Nisan 2017 Cuma

HÂL BEYÂNIM...

Aylardır sesli düşünüyorum!
Sesli düşüncelerim, bana yakın veya yakın olduğum herkes tarafından da duyulsun, bilinsin istiyorum.
İşin aslı, düşüncelerim ve ahvâlimi sadece bir kişiye duyurmak amacındayım.
Hâlime şükürler olsun ama sağlık olarak iyi değilim.  Yaşlı bedenim, yaşlanmamakta ısrarcı ruhuma ve hercai gönlüme yük!
Seyahat edemiyorum.
Sağlığım kadar hatta kendi sağlığımdan daha önemlisi, 45 yıllık Hayat Arkadaşım-Evdeşim-Eşim Hanım Efendi de -şifa Allah'tan olsun- ciddi manada rahatsız! Bu yüzden mecburi çıkışlar haricinde evden bir-kaç yüz metre uzağa gidemiyorum. Pazar veya market alış-verişlerinde bile aklım, evde kalıyor.
Aslında sağlığımdan çok daha fazla bu sebepten seyahat edemiyorum. "Bize ne?" diyebilirsiniz, deseniz de haklısınız ama seyahat edemiyor, dolayısıyla muhteşem camiamızın bir araya toplandığı kamplara ve buluşmalara da katılamıyorum!
Allah'a ayan ama göremeyen, bilmeyenlere gizli olan bu hâlimin -maalesef- bazı tezviratlara sebep olduğunu, çok üzülerek öğrendim!
Gönüldaşlarım;
Yeni Mesaj Gazetesi'ne bir fikir gazetesi olduğunu bilerek, acizane fikir ve düşüncelerimi paylaşmak ve bu feyz kaynağından ben de nasiplenmek düşüncesi ile geldim.
Ben müracaat ettim ve beni camiaya layık bulan bir ekibin onayı ile dört yılı aşkındır birlikteyiz. Bugünüme ve hâlime hamd eder, şükr'ederim..
Aziz Dostlarım;
Hepinizden özürle bir gerçeğe de işaret etmek isterim ki, Yeni Mesaj Gazetesi'ni, yayın ekibini ve silsileten hepinizi Haydar Hocam'ı tanımam vesilesi ile tanıdım, müftehîrim.
Yaklaşık otuz yıldır Haydar Hoca fikir ve düşüncelerinin savunucusu bir öz-kardeşim haricinde bana Haydar Hoca anlatan olmadı.
Tanışıp, tanıyıp, kaynaştıktan sonra da -yine affınıza sığınarak- çok titizlikle seçtiğim bazı tanıdıklarımı Hocam'a takdim ettim, onların Haydar Hocam'la tanışma nasiplerine sebeplik ettim.
Sağ olsunlar onlar da ne beni, ne de camiayı rahatsız ve pişman etmediler.
Gönüldaşlarım;
Haydar Hoca ve kurmaylarının ömürler hasrederek, ilmek-ilmek dokuyarak oluşturdukları çok samimi ve mütedeyyin Müslüman bir camia ile tanıştım. Fert fert tanıdıkça camia ve cezbe merkezi Haydar Hocam'ı sevdim..
Zaman içinde hasretle beslenen sevgim; sevdaya, saygıya ve biata dönüştü.
Yaşadığım yarım asırdan 15 sene fazla ömrüm gereği, her yeni yıl, bir öncekini fiziken aratır oldu!
Gönlüm, dinç! Gönlüm iyi! 
Gönlüm hâlâ atak ama bedenim artık "Üç Ayak" lı! Yani âsa ile paston ile yürüyorum! Sağ olasıca sevenlerim ve bana güvenenler, yakıştıramıyorlar ama maalesef gerçeğim bu!
Allah'ı şahit tutarak derim ki, hayatım boyunca -mahkemeler de dahil- hiç bir makam ve kişiye karşı savunma yapmadım! Fiillerimin failliğini göğsümü gererek sahiplendim. Kaybettiğim zannedilen bazı hallerde bile Rabbim beni kazançlı çıkardı.
Dostlarım;
Yeni Mesaj Gazetesi sayesinde tanıdığım Bağımsız Türkiye Partili camiayı görünceye kadar, son bir-kaç yıldır siyaseten partisizdim. 
Kendimi tek kişilik ordu ve Kuvay-ı Seyyâre diye tanımlar dolaşırdım. 
Şükürler olsun ki, Bağımsız Türkiye Partisi camiasıyla tanıştım ve Genel Başkanımızın tensipleriyle parti yöneticileri arasındayım...
Yani, fiîlen II. Kuvay-ı Milliye Harekâtı süvarilerindenim.
Ehl-i Beyt sadâkati ve sevgisiyle dünyada açıldığına inandığım "Liva-i Hamd Sancağı" altındayım...
Siyâseten Hz. Peygamber(s.a.a.)' in; "Nûh'un Gemisi gibidir." diye tarif ettikleri Ehl-i Beyt Gemisi' ndeyim.
Milletçi ve milliyetçi bir Türk olarak ömrümün 45 yılında Dünya Türk Birliği düşümüzün adı olan "Turan" ı, "KÂİNAT TÜRK DEVLETİ" iddiası ile aşan, ülkü çıtamızı yükselten bir millî hayâlin peşindeyim...
Mete Han/Oğuz kağan'dan yaklaşık 2.500 yıl sonra yeniden; "Gök çadırım, güneş bayrağım" diyen bir Türk Düşünür' ün hayâl ortağıyım...
Allah'ın nasibi ile dünyevî mevki-makam ve ikbâl anlamında tatmin olmuş, dünyevî ihtirasları aşan bir doygunluktayım.
İlk ve son olduğu için biraz teferruatlı tuttuğum bu açıklamam; başta Baştürk'üm Gönül Adam Haydar Hocam'a ve O'nun muhterem şahıslarında bütün camiamıza hâlimi arz ve beyânımdır.
"Ben kar olup yağayım, bu dağ sevmesin beni!
  îmanlı bir Türk'üm ben, sol-sağ sevmesin beni!
  Ben bu çağı sevmedim, bu çağ sevmesin beni;
  Hayâlimi dünyaya haykırıp gideceğim..." (Savaşçı Vedası şiirimden) diye zamanında vedamızı da etmiştik..
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: