Kabul etsek de, etmesek de; itiraz etsek de, etmesek de Türkiye'de bir sistem değişikliği yapıldı..
"Güçler Ayrılığı" kavramı, tekrarı mümkün olamayacak bir şekilde kaldırıldı!
"Adâlet mülkün yani devletin temelidir." inancı yok edildi!
"Ordu Millet" kavramı örselendi, yıpratıldı, yok edildi ve ordu lağvedildi!
Şahsen hiç kavrayamadığım dolayısıyla kabul edemediğim demokrasinin yerine, asla kavrayamayacağım bir "İleri Demokrasi" uygulanması getirildi...
Sanki artık; padişah var, sadrazam var, vüzerâ var!
Yani güncellersek; artık Başkan var, Baş-Başkan Yardımcısı var ve Başkan yardımcıları var...
Adâlet mekanizmasında hakimler ve savcılar arasında; Güvenlik mekanizmasında emniyet müdürleri ve polisler arasında; Milli Savunma mekanizmasında ordu komutanları, kuvvet komutanları ve askerler arasında güvensizlik var!
İşsizlik yüzdesinde, dünya rekoru!
Tutuklu basın mensubu sayısında, dünya rekoru!
Resmi kurumların açıkladığı "Açlık Sınırı" altında bir asgari ücret!
Her gün artan ve yasal düzenlemelerle koruma altına alınmış olan ödenmemiş ve ödenmeyecek borçlar!
Kırk yıldan beri belki daha fazla yıldır, devletin her kademesine elemanlarını yerleştirmiş olan bir "Paralel Yapı"...
Yüz yıldan bir-iki sene eksik yaşıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin toplam 27 Başbakanının 4 (dördü), 15 yıllık AKP Hükumetlerinden yani, AKP içinde alttan-alta, sessiz sessiz bir başbakanların hükümranlık çekişmesi...
Sınır Ötesi harekatlarda; Süleyman Şah Türbesinin taşınmasıyla başlayan, başarısız operasyonlar silsilesi...
Ekonomik sıkıntıların büyüdüğü halkın sıkıntılarının arttığı bir dönemde, lüksün zevk ve sefanın artması, Başkanlık Sarayı ve İstanbul'da kullanıma açılan sarayların, konakların düzenlemelerine, elektrik giderleri ve ikram giderlerine yapılan harcamalar kısacası; "İtibardan tasarruf olmaz." ilm-i siyasetiyle şaşanın artması...
Bana bire-bir Lale Devrini ve peşine gelen"Patrona Halil İsyanı"nı hatırlatıyor!
"Tarih, tekerrürden ibarettir." tespiti gerçekse veya; "Tarih değil aptallıklar tekerrür eder.." yorumu gerçekse veya; "İbret alınsaydı tekerrür mü ederdi?" sorgulaması gerçekse tehlike çanları çalıyor!
"Devlet-i Ebed-Müddet" yani ilelebet devlet inancında bir Türk olarak; iki kişiden birinden azıcık fazla da olsa kabul görmüş bir sisteme -zamanından önce- itiraz etmem!
Son sür'at gelen hızlı trene, tos vurarak durdurma çılgınlığını hatta aptallığını yapmam!
Asla demokrat olmamama ve demokrasiye inanmamama rağmen, sandığa giderek vatandaşlık görevimi yapmanın haricinde hiç bir "Don Kişot'ça" davranışlara katkı vermem!
Ama milletin felâhı, Devletin bekası için üç yüz yıl önce bire-bir aynısını yaşadığımız ve sistemin değiştirilmesiyle sonuçlanan "PATRONA HALİL İSYANI" nı, sebep ve sonuçlarıyla hatırlatmaktan da geri duramam!
Ben söylenme değil söyleme hakkımı kullanayım, duyup duymamak ilgililerin seçimi olsun...
Görünen veya gördüğüm o ki; "Binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyâmete.."
"Kıyâm et!" e değil Kıyâmete... Allah korusun..
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder